Behçet Aysan
Karanlığı yere çalmış bir eflatun ölüm
Bir gecenin yırtıklarını dikmeye kaçıncı terziydi sahi?
Çoğu kez direnmenin yenmekten büyüklüğünü çoğaltan
Bir yerde elbette söylenmiştir.
Kuğulu Park’ta görülen en son siyah kuğu.
Ama hep çırak çıkılmış kavgalara
gül atmanın vakitlerini çalmışlardı çoktan.
Oysa eflatun kazak ile yaşlanmak
tam sana göreydi doğrusu–
postalında kara kaplı bir defteri terk etmek de.
Nizamiye kapısında sana kim esas duruşa geçerdi yoksa?
Göğsünde taşıdıkların,
omzundaki yıldızlardan fazla olmasaydı zira.
Yıkıldı Külden Kuleler. Devrildi Sesler.
Üstelik sızıların da geometri hocasıydın.
Bir akşamın yara bantlarına sargılı.
Kaç kış unutulduydu oysa.
Kovgun bir ay ışığı saksılarda.
Karşı bir geceden firariydin elbet.
Oysa tanışmadık hiç. Kederin ince belinden tutulan.
Öyleyse sana sorar mıydım hiç!
Neydi harbi bir yasın iç açılarının toplamı?