sular akar
tüm insanların yorgun olduğu bir zaman,
bir sabah. bildikçe heyecanı kalmıyor yaşamanın.
şaşırt beni. bana türkiyenin başkentinin neden ankara olduğundan, ağrı dağı’nın ağrı’da olmadığından, saatler değil sıhhatler olsundan bahset.
eşek hoşafı ben seni anlamıyorum uğur. anlamama yardım etme. basitliğini anlamıyorum.
tren raylarına uzanmışsın da yaklaşan tren arıza yapmış gibi.
atlamaya karar vermişken köprünün altında kalmak gibi
ne fark etti deme, aynı hissetmedin, gebertirim seni.
tüm insanların iyi hissetmek istediği bir zaman,
bir akşamüstü. şarap, leonard cohen ve kokun.
günün en sevmediğim saati.
her şeyin mükemmel durduğu, güneşin poz verdiği, camları açtığın ve intiharı düşünmediğin.
kimse kimseyi o kadar da sevmezdi akşamüstü. isyanlar bu vakitte çıkardı.
akşama kadar, yaşamak için bir sebebin vardı.
bir bireye, bir görüşe, bir devlete bağlamadığın bir umut.
illa ki bitecekti. soyunmak için hala bir hevesin vardı.
bu sefer bir bireye bağladığın.
tüm insanların çıplak olduğu bir zaman,
bir gece. köprüden önce son çıkış.
batarken nefes alamaman acıtır, çıkarken nefes alman acıtır.
zaman acıtır. gece acıtır. hece acıtır. ses acıtır. sessizlik acıtır.
yediğin tekmeler acıtır. yediğin biberler acıdır.
gereken her zaman gerektiği için gerekir de gerekmediğinde bir hiçtir.
bizim gibi.
öpülmeye alışmış dudaklarla kurulan diyaloglar çift kişilik değildir.
karanlıkta kimi istersen bulabilirsin, nereye gitmek istersen gidebilirsin.
geceydi ve yalnız kalmalıydın. günlerce koşsan da yetişemezdin.
her şey yitip gitti. köprüden atlamalıydın.