Sosyal uzaklık fırsatı.
2 metre uzaklık olmalı aranızda diyor bilenler,
demek ki insan başına gereken alan 2 metre
X 2 metreden 4 metrekare. Sağa sola öne arkaya
hep 1’er metre. 83 milyonla çarpalım, yani nüfusla.
332 milyon metrekare eder. Yani 332 kilometrekare.
Herkesin herkese sosyal uzaklıkta olduğu zaman ihtiyaç
duyulan alanın büyüklüğü. Türkiye’nin yalnızca 2400’de
1’i. Şimdi anladık mı ülkemizin büyüklüğünü. Hadi bakalım,
fırsat önümüzde, koyalım sosyal uzaklığımızı, birer elçi gibi
yayılalım tarlalara, şimdiye kadar hiç kullanmadığımız
alanlara. Bırakalım biz dip dibe dura dura yıllardır
yağlı kalmış tencere gibi kara kaygan olmuş pislik şehirleri.
Kaçalım, açalım arayı, yürüyelim bakir kırlara. Keselim ağaçları.
Öldürelim saf derelerden başıboş su içen bütün güzel
hayvanları. Unutalım ab-ı revanı. Yaratıkların en şereflisi
kim? Kendimize yeni yerler açalım. Dolduralım dereleri.
Dikelim duvarları. Alalım kepçelerle yaşlı ağaçların köklerini,
kışlık odun yapalım. Tilkiyi vuralım. Sansarı zehirleyelim.
Türbinleri dikelim o uğultulu tepelere. Ey bâd-ı sabâ,
yâre haber götürürken sen de türbinlerin arasından
süzül artık. Son ayıyı Son Kutalmış vursun. Son Ağacı
Kaymakam Bey kessin. Kepçeler dolaşsın zeytin
ormanlarında. Kuşlara kuru mama verin. Köpeklere
kuru mama verin. Sansara, porsuğa, domuza, geyiğe
kuru mama verin. Karga kuru mama yesin, martı kuru
mama yesin, sığırcık kuru mama yesin. Dağılsın
kuru mama kokusu birbirimize giden kır yollarında.
Ayağa kalk, Sakarya! Açılsın insana açılmayan
sert kapılar. Patlamış lağımlar şelale göletlerinde
pet şişelerle şenlensin. Yılankavi çitler dolansın
Fırat’ın kenarında. Bilsin uzaktakiler insan soyunun
artık sosyal uzaklıkta karar kıldığını.
Not. Sosyal uzaklık, bir yüzölçümü meselesi, dar yerlerde
olay değişir. Çok dar bir yerde ancak aşk uzaklığı olur
ki o mesela benim için 30 santimdir, yüzüme 30 santimden
daha yakına yaklaşan canlı ne olursa olsun ben ona âşık
olurum, o yüzden kalabalık asansörlere binmem, utanırım.