yere yigilanlarNecmi Zekâ’nın Yere Yığılanlar Yere Çakılanlar adlı şiir kitabının arka kapak yazısında, “Tanımlanması zor bir şair, tanıtılması zor bir şiir” deniliyor doğru olarak. Gerçekten de öyle. Necmi Zekâ şiiri için ilk önce söylenecek şey şu olabilir: Dönemin şiirselliğinin, şiirsel söyleyişinin, bakış açısının, dünyasının, giderek evreninin dışında yer alıyor bu şiir. Tanımlanmasının zor olmasının öncelikli nedeni bu. 1980 şairlerinden de kendi bağımsız yürüyüşü ile ayrılır. Kendine özgü, kaotik yapısıyla günlük yaşamın acımasız paranoyasını, şizofrenisini yansıtmaya çalışır. Her günkü tanıdık olaylar, sözler bu şiirde bir bıçak gibi saplanır insanın böğrüne.

Belli bir dönemi etkisi altına alan kanonik şiirselliğe yeniden dönelim, çünkü Necmi Zekâ’nın şiirinin en büyük meselesi bu kanonun dışında yer alarak söylenmemiş olanları belki de hiç söylenmeyecek bir biçimde herkesin duyabileceği bir biçimde söylemek. Gizli kapaklı kalmış, görünmeyen gündelik katliamlara dikkat çekmek. Bu katliamlar da genellikle insanlar arasındaki düz denebilecek konuşmalarda yanıyor. Çok kan akıyor, çok. Her taraf kan içinde. Son 20-30 yılın şiiri daha çok gelenekle ilişki kurmaya çalışan, şiiri revize etmeye çalışan, geleneksel şiirsellikle bağlantı kurmaya çalışan ve geleneksel şiirin lirizmini yeni kelimelerle (yeni bir şiirsellikle değil ama) yeniden inşa etmeye çalışan bir şiir. Bu hem bireyci şairler hem de toplumcu şairler için söylenebilir. Necmi Zekâ ve birkaç bağımsız şair daha ise gelenekle bağlarını koparmaya çalışan bir şiirin peşindeler. Bir şok şiir bu. İnsanı şoke etmeyi hedefleyen, çağdaş dünyanın iletişim cehennemini tasvir etmeye ve yaşatmaya çalışan, günlük sıradan gibi görünen olayların perde arkasındaki cinayet arzusunu yansıtan bir şiir. Bu şiir doğal olarak her bakımdan yeni ve alışılmamış bir şiir. Kulağa, göze, beş duyuya birden yabancı geliyor ilk bakışta. Zamanla alışılıyor, okundukça nüfuz edilebiliyor, okundukça dediğim öyle bir okuyuş filan değil, birkaç kez yeniden okumak gerekiyor her bir şiiri. Zekâ sanırım şöyle bir şey daha yapmak istiyor: olabildiğince somuttan manevi olana esrarengiz, paranoid bir yolculuk. Zira her bir şiir somuttan yola çıkarken geride manevi bir tortu kalıyor; duyusal bir darbe. Bir şok dalgası, elektroşok tedirginliği. Sarsıntı bilinci.

Bu katliam…
Kitabın adı tam olarak şu: Yere Yığılanlar Yere Çakılanlar Ve Onlar Gibi Olmaktan Korkanlarla İlgili Otuz Şiir. Bu yere yığılanlar, bu yere çakılanlar ve bu onlar gibi olmaktan korkanlar günümüz dünyasında yaşıyorlar. Bütün bu katliam günümüz dünyasının ışıltıları içinde, ama yine de karanlık gölgelerde yaşanıyor. Kitabın adından da anlaşılacağı üzere tutunamayanlar var bu şiirlerde, ama daha çok yedikleri darbelerden, konuşma aralarındaki sivri uçlu oklardan kaynaklanıyor bu tutunamayış. Dediğim gibi, bir zafiyet göstergesi değil bu, zorlayıcı bir dünyanın zorlamaları. Ve sürekli, mütemadiyen akan ılık kan.

Şiirlerin yapısına gelince: Daha önce de belirttiğim gibi genel kabul görmüş genelgeçer şiirselliğe yapısal olarak da diklenen şiirler bunlar. Yapıyı söylenenleri içinde barındıran ve biçimlendiren bir kap olarak ele alırsak yapıyı içten dışa doğru patlatmaya çalışan şiirler bunlar. Zira biçim, şiirin özünü prangalıyor, zapturapt altına almaya çalışıyor, boğuyor, sıkıştırıyor. Şiirin özü ise her türlü yapısal zincirlenmeye karşı isyan halinde. Zekâ bu şiirlerde şiirsel yapıya ilişkin geleneksel tutuma karşı da direniyor. Öz ile yapı (biçim) birbiriyle çatışıyor. Zaten Zekâ şiirine genel olarak sürekli çatışma halinde olan bir şiir denilebilir.

Daha evrensel bir şiir Necmi Zekâ’nın şiiri. Ele aldığı konular bakımından da, söyleyiş bakımından da. Kesinlikle bu zamana ait olmayan insanlar söz konusu ediliyor. Ama geçmiş nostaljisine yer yok. Sadece bu dünyayla arasında uzlaşmazlıklar söz konusu. Bu dünyanın koşullarıyla Necmi Zekâ’nın anlattığı insanların varoluş koşulları birbirinden tamamıyla farklı ve uyuşmazlık, hatta çatışma halinde. Bu dünyanın genelinde geçerli olan bir durum. Necmi Zekâ’nın şiiri Avrupa şiirinde de burada yaptığı etkinin bir benzerini yaratabilir. Hatta belki daha da fazlasını yaratabilir. Orası daha kanlı çünkü.

Arka kapak yazısında şunlar da söyleniyor: “Sanki binlerce olaya tanık olan –tanık olduğu bu olaylara hiç sektirmeden küçük ama öldürücü cevap okları atan– bu cevapları yan yana öbekler halinde toplayıp onlardan karanlık, öfkeli yapılar oluşturan…” (Kim yazdıysa çok doğru saptamalar içeriyor bu küçük not.)

Kitabın daha önce şairin toplu şiirlerini bir araya toplayan kitabın içinde yer aldığını, bunun ise ilk tekil baskı olduğunu belirtelim. Şairi Necmi Zekâ ise bütün büyük şairlerde olduğu gibi sessiz sedasız kendi şiirini yazıyor ve gözden ırak yaşıyor. Diğer kitapları gibi bu kitap da küçük bir şaheser.

 

Radikal Kitap, 26 Nisan 2013.

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr