Soğanın yerine konuşma.

 

Niyetim seni ağlatmak değil.

Hiçbir niyetim yok benim, ama bu, bedenimi

Tabaka tabaka soymaktan seni alıkoymadı.

 

Kabuklar, sıyrılmış zarlar, masanın üstü takipten kalan

Bütün bu enkazla doldukça gözünü bulandıran yaşlar.

Kendini aldatan zavallı insan: kalbimi arıyorsun.

 

Şeylerin kalbi olmaz. Her kabuğumdan sonra

Başka bir kabuk vardır: Saf soğanım ben—saf birliği

Dışarının ve içerinin, yüzeyin ve göbekte saklı özün.

 

Şu haline bak, kesiyor ve ağlıyorsun. Budala.

Hayatta ilerleme şeklin bu mu senin, aklın

hakikat kuruntunun hırsıyla iz süren bir bıçak.

 

Kalıcı birlik demişken—Şeyleri bölüp

Kabuk kabuk ayırmak, bozmak ve gözyaşı,

Gelişmenin sendeki belirtileri bunlar mı? Yetti artık.

 

Dünya zarların ardından bir görünüp bir kaybolduğu

İçin acı çekmemelisin. Başka nasıl görünmesi gerekiyor?

Gözün kendi zarından nasıl kurtulacaksın, o zar

 

Sensin, şeylerin kalbini avuçlamak isteyen sen,

Anlamın nerede gizlendiğini bilmek için can atan

Sen. Elinde tuttuğun şeyi kokla: Soğan suyu.

 

Soyulmuş kabuklar, göz yakan parçalarım. Doğranmış

Olan sensin. Sevmeye niyetlendiğin, sana anlamlı gelen

Ne ise o değiştirdi seni: Sen neysen o değilsin.

 

Açgözlü arzunun keskin bıçağıyla anbean

Bölündü ruhun, atılmış kabuklarla doldu yerler

Ve en içteki çemberin, ne var orada? Merkez

 

Olmayan bir merkez. Zavallı aptal, tam ortadan

Bölünmüşsün, odacıklar, kan ve aşkın labirentinde

Kaybolmuş bir kalp, seni bir gün döve döve öldürecek.

 

Sue Kwock Kim (1969), Walt Whitman Ödülü sahibi, Kore asıllı Amerikalı bir şair. Bu şiir 2003’te yayımlanan Bölünmüş Ülkeden Notlar kitabından alınmıştır.

 

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr