Son Safa

 

Bulutların arasında dolaşırken Venüs 

altı değerli taşı olan kolyesini denize düşürdüğünde

altı ayrı ada oldu düştükleri yerde.

Bir ada, Safa adası oldu.

Safa bir adadır 

Napoléon’un sürgün edildiği.

 

Gerçek ya

Safa

benim gördüğüm 

ilk melekti

melekleri hemen tanırsınız

 

mülkü-mülkiyeti

bayrağı-vatanı olmayan

anarko bir melek Safa.

Onun vatanı 30 santime 30 santimdir.

“İki ayağını yan yana getirdiğin zaman çıkan ölçü. Orada kimse hükmedemez sana”

 

Resmini yaptığı kadınlar Roma’da 

bir müzenin 

pembe mor yeşil disko ışıkları altında bakar sanki ona

hepsi kendini seven, özgür 

kadınlar gibi hissederim

kadınların kendileriyle ve beraber herkesle mutlu olduğu bir ütopyadan 

renkli keçeli kalemlerle çiziktirip yolladığı mühürlü bir yeni yıl kartıyla 

bildim onu

 

ardından kapaklarını elleriyle yaptığı kitap-mektuplarıyla

 

“Bu mektupları Silvia Paganini’ye ithaf ediyor Ferit için yazıyorum.

İlahe orospucuk! Hürriyet nedir ondan öğrendim.”

 

Bunu yazdığında altmış yaşındaydı

parayı da çoktan hatıralarla takas etmişti.

 

Resimlerini, abidelerini, evini biz dünyayı onun kadar sevmeyenlerin artıklarıyla yaptı.

Ben dünyayı onun kadar sevmedim.

 

“Bu kapıdan içeri giren tüm ümitlerini dışarıda bıraksın.”

 

                                                Dante, Cehennem’e giriş.

 

Kapıyı açtım

sis,

sisin ileride haresi görünen ışıkta toplandığı yere doğru, 

sağımda solumda pek de korkunç olmayan 

canavarımsı suretlerin arasından geçip yürüdüm

üçüncü dünya mutfağının önünde buluştuk onunla

Her yer kargaşa

birdenbire masada

sihirli bir kitap parladı, Kutsal Am Kitabı

açtım içini 

“dünyanın merkezi”ne bir yolculuğa gittim

10 saniye kadar kısa bir sürede üstelik

gerçeğin illüstre simülasyonuna ikinci seyahatimdi.

Bu, cehennemin gizemlerinden sadece biriydi.

 

Develer diyarından 

Bizans’a 

oradan Akdeniz’e 

uçarak gelen,

beyaz

yüzyıl kuşu derler;

çok az değil,

çok seyrek zaman içinde çok az doğan yüzyıl kuşu,

Safa

 

Kanatları, içinde güneş patlayan renklere boyardı kat ettiği yolları.

 

Bir gün New York’da bir müze’de

Bir gün Baltık denizi açıklarında bir gemide 

Bir gün Alp’lerde bir dağ evinde

Bir gün Toskana’da bir adada.

O şimdi yıldızların birinde.

Yaşadı

“Samanlıklardan yıldızlara kadar…”

bir Safa.

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr