Boğazımdan yakalamıyor artık okuduğum hiçbir şey
Kafamı okşamaya çalışıyor, izin vermiyorum
Sevilmeyi sevmezdim
Umutsuzluğu ters yüz ettim
Içinde cesaretten başka bir şey bulabilecek miyim diye
Benim günahım gururumda saklı
Nasıl da seviyorum sevilmeyi
Terasımıza yavrularını saklayan siyah beyaz kedi
Seninle arkadaş olmak istiyorum
Kafasını okşamaya çalışıyorum, izin vermiyor
Anlaşılması kolay işlerle uğraşıyorum
Sana bakıyorum,
Anlaşılması çok kolay geliyorsun bana
Yavrularını çatı katına saklıyorsun
Günde bilmem kaç kere evimizin önündeki ağaca tırmanıp
Ikinci kata çıkıyorsun
Hala nasıl yaptığını bilmediğim bir şekilde ikinci kattan
Çatıya zıplıyorsun
Günde bilmem kaç kere
(Beş galiba)
Anlaşılması kolay geliyorsun bana
“İlk görüşte anlarsın” diyen sesler,
Neyi anlamam gerektiğine dair en ufak bir fikrim yok
Geçmişin önemsiz olduğunu bağırıyorlar
Bu nasıl olabilir, geçmişten başka neyimiz var
Diyeceğim oluyor
Anlaşılması zor işlerle uğraşmıyorum ama
Her geçen gün biraz daha hafifliyor sızısı
Boğazdan yakalanmak bir şansmış,
Değerini de bilmişim aslında
Kalbim artık bana ait
Birisi oturmak zorunda değil üstünde
Geçmişin, ötekinin hayaleti
Önemsiz dediğin şey bu
Yaşayan bir ev nasıl hayal edilirse
Öyle hayal edeceksin ölmeyi de
Geçmişinle,
Sürekli değişen odur çünkü
Kimseye karışmadım
Kimse de bana karışmazdı bu kadar yalnız kalmasaydım
Başının üstünden omuzuna inen çizgiden anlıyorlar yalnızlığını
Her gün kapladığın alanın çapından
Seni parça pinçik edecek kimsenin olmaması
Algını daraltmak da bir seçim
Hassasiyetin koruyucu kalkanı
İzin verirsen çalacaklar bütün güzellikleri
Dışarı taşmak isteyen enerji
Ve bir azınlığın görmek istediği
Saklanmış kökler
Her gün bir yer kaplamak
Yüksek dallar arasından çimlere bakmak
Çimlerin arasında dolaşan sürüngenler ve onların gözünden gökyüzüne bakmak
Bunlar hayatta kalmaya yetmiyor sanıyorsun
Yetiyor
Beynim bazı şeyleri öğreniyor
Ve umutsuzluğum her şeyi biliyor
Bu giyebileceğim en saf kıyafet