SORUDA VERİLEN BOŞLUKLARDAN SONRA BU BİR İSİM CÜMLECİĞİ OLABİLİR Mİ?

 

I love you cümlesini söyleyebilen ve kurabilen herkes geniş zaman kullanarak sınırsız sayıda cümle kurabilir.[1]

 

Her gün masaüstümü temizlerim.

Klavyemin içinde susam var mıdır diye düşünürüm.

Mesai saati tamamlanana kadar endişelenmekte kendimi haklı görürüm.

 

En verimli saatlerimi ortaya koyarım.

İşimi yaparım.

Nefesim daralınca sigara arasına çıkarım.

Mesai sonrası kramp girmiş gibi derse koşarım.

 

Yokuş aşağı inerken seni düşünürüm.

Derim ki bir pandiği bile haketmezsin sen.

Ben gerilemeden ileri yol alamazsın, düşünmezsem varolamazsın mantram.

dalgalanmasına izin veriyorum yokuş aşağı izin veriyorum dalgalanmasını kıçımın.

 

Misafir öğrenci olarak sınıfa girdim.

Yanımda koreden ithal ince bir defter,

Barış Özgür’ün iki şiir kitabı[2] ve nuxe dudak koruyucum[3] var.

Uzun zamandır böyle kral girişim olmamıştı.

Beni nerde bulacaklarını bilemezler, tanıdık arar gibi gözleri.

Fakat ne yaptığımla ilgili fikir sahibi olabilirler, kokumdan bile anlayabilirler.

 

Hocanın adı Mustafa, gözlerini ve ellerini görebiliyorum.

Beyaz tahta oldukça uzak, tam önünde anlatacak gibi, gözlüklerim buharlı,

Ağzıma eğim kazandırıp daha fazla yapabilirim bunu.

Buharı, boh boh.

Alyansı gözümü alıyor, buharlara devam edebilirim.

Nerde evlenebiliriz diye düşünebilirdim.

2 kadeh martini sonrası yıldızlara ulaşabilirim.

Kulaklarımın alevi, istediğim ile olur,

Bak bu son çağrı ilk işim sensin diye, dersten kaçabilirim.

Ama yoooooooook

Tasam kendim için, sevişirsem de kendimle.

Blink blink.

Arka sırada oturmak her şeyi daha seçici yapabiliyor.

Her ay para verip hayal kuramam.

Mary[4]

Mary’i geniş zamanda çekimlememi istiyorlar.

Mary genellikle saat sekizde işe gider.

Ben de.

Akşam olunca ütülü peçemi çıkartıp, kilodumla yatakta

Biraz daha çalışayım illaki bir şeyler değişir[5] diye düşünürüm.

Kasık ve çene kasları çok önemli, maske bunu saklayamaz.

Fine fine.

 

Biraz daha uyusam, bir şeyler yazsam, gömleğimi bir düğme daha açsam,

Zalim bunlar, çıkamazsam mahalleme dönemem.

Yazamam, tek gözlü bir evdeydim hep, kapıları gıcırdayan.

Yatağımdan bahsetmedim, hepsini sığdırabileceğim bir zaman aramadım.

BU MAHALLEDE BİR ŞEY EKSİK[6]

Kadın dayanışma merkezi diyemem. Çıkamazsam burdan.

Çocuğuma dokunma merkezi için kapıları zorlayamam.

Yerim yok

Sakalım yok

Ama burdayım merkezi kuramam.

Her gün birbirine ikiz, ölürsem unuturum merkezi.[7]

 

Şükürsüzsem kasanızı siksinler, bireysel emekliliğim bu üretmek otoportremi.

 

Kendrick[8] dinleyip eşlik etmek daha cazip, çıkamazsam burdan dönemem.

 

Misafir öğrenciyim bu sınıfta.

Bu anlatılanlar, tahtada yazılanlar, kitapta olanlar, bunları biliyorum.

Fakat yerimden kalkmak istemiyorum.

Judge Judy bile yerimden oynatamaz beni.

Kendi olduğu için kuvvetli yapışlarımla herkesi kendimden uzak tutarım.

-Mış değilim, -muş gibi de yapmadım ama uzakta kaldı bana yakın olanlar.

Olmadığım için oldurulmaya zorlandım, o zamanlar umursardım, şehrin trafiği kadar.

 

Şimdi, ne mutlu bana, baylar ve bayanlar ve beyanda bulunmayanlar,

Açılıyorum size bir sınıfta ter kokuları arasında.

 

Bu şiir için, yapmak için, beşte kalktım.

Tekrar etmek, devamlı olarak hazır hissetmek,

Güvendesin diye her harfime imzalar yerleştirmek,

Yolda yürürken dalgalanmaya devam etmek, bunu da bu şiirde var etmek.

 

269 kadını yeniden diriltmek, sadece kelimeler ile,

Sihirbazları kıskandırmak, onlara yanaşmak,

Biz de öyle değil, biz de açık Türkçe.

269 çarpı 2, gözlerim, onların gözlerinde[9]

Bu mahallede ne eksik?

Meydanlarda, kampüslerde, adliyelerde, acillerde.

Neeee?

Hoca bana bir şey mi söylüyor, Mustafa Hocam maskeden anlamam zor.

Konuşacak kadar var dilim,

Anlatma problemim monolog manyağı yaptı.

Her gün masamı temizlemek isterim.

Masaüstü değil.

Bugün neler okusam diye düşünmek isterim.

Bizi neden zorladılar, sonu olmayan bir bütünlük için?

Bu bütünlüğü, neden topraktan yaratmadılar?

Neden arınmak gerekli demediler?

Neden babalarından böyle gördüler?

Neden zorlandık?

Neye zorundaydık?

Neden yazdık?

Bizi buna kim bıraktı?

İfademi yüzümde bırak, bıraksan beni burda,

Milyon tane neden,

Milyon tane istifa, milyon tane telaş,

Milyon tane cinnet, milyon tane şiddet,

Milyon tane ay sonu, milyon tane taksit,

Milyon tane yalnızlık, milyon tane geçmiş.

Sikeyim, -böyle simple present tense-i

 

Çok basit, öyle sıkıldım ki.

 

Zihnimin gidebileceği yerleri kestirmek aslında burda kalmak

yeterli, şimdi.

Hepsi kuş bakışı ile geniş. Bir çizgi üzerinde.

Söz etmediklerimi hangi zamana koyacağım?

 

Başkaları için çabalamıyorum artık.

Ne kadar çizersem o kadar zamanım var.

Şimdi ise, artık bir nokta. Şimdi.

rgb

 

 

 

 

 

 

 

Ellerimi koyduğum yer hoşuma gitmiyor.

Çizgi üzerinde ilerlemek hoşuma gitmiyor.

Hepsi benden çok uzak ama elimin altında.

Buz gibi kaplumbağam, iki gündür ölü.

Gözü açık ölen görmedim ben.

Ölüm de bu çizgide hoşuma gitmiyor.

Gözlerim açık hoşuma gitmiyor.

 

Şimdiki zamanımda topladım burdan ayrılmak istemiyorum.

 

Korkunun içimde yer edinip yerleşmesini istemiyorum.

Açlığın bir bela gibi peşimde dolaşmasını istemiyorum.

Saygınlığın bir takım elbise ve kartvizit ile yanımda durmasını istemiyorum.

 

Erken uyuyup erken uyanmayı öğrenmek istiyorum.

Araba kullanmayı ve kalp masajı yapmayı öğrenmek istiyorum.

Hangi mantarın yenildiğini, açık yaraya hangi yaprağın sarılması gerektiğini öğrenmek istiyorum.

Translate eden gözlükler, iki beden ince gösteren korseler umrumda değil.

Deprem olduğunda enkazdan kurtulmayı,

Ölülerimi yıkamayı, ölülerimi sulamayı[10], ada otu yakmayı,

Merdiven problemlerini anlamayı, para üstünden emin olmayı,

Kabın şeklini alanları kaba yakıştırmamayı,

Olanı olduğu gibi, kemirgenleri dişleri ile

Omurgasızları kemiksizliği ile kabul etmeyi istiyorum.

Açık ara istiyorum.

Küçük Mary diz çökerek dua etse beni ne ilgilendirir?

Aynı dili konuşsak ne olacak?

Bizi bağlayan onun kitapta, benim de misafir öğrenci olmam olmayacak mı?

Olmasak da olur değil miyiz ikimiz de?

Öyle değil miyim sizin için de?

 

 

[1] Starter Grammar for YDS & Yökdil & YKS-Dil

[2] Blitzkreieg ve Yalaka

[3] Vegan olmadığını öğrendim. Uzun zamandır nazar değmemişti.

[4] Mary, Grammar kitabında örnek verilen kadın ismidir. Asla tipim değil.

[5] Alan razı veren razı, kendi işimin ceosuyum gibilerinden. Çişini tut ve gülümse yok. Hesap makineni ayarla, guten morgen Deutsche Bank yok.

[6] Mor Dayanışma broşürü, yapışkanlı.

[7] Kendim için, utanmaması gerekenler için, morartılara merdivenden düştüm diyenler için.

[8] Sing About Me, I’m Dying of Thirst

[9] Bu şiiri yazarken 2020 yılında kaç kadın cinayeti işlendi kontrol ettim. Hepsinin bir çift gözü vardı. Hepsinin hikayesi, hepimizin hikayesine benziyordu.Biz ölmedik.Onları var etmek için ölmedik.

[10] Bahçeli olan her ev aslında bir mezarlık köyümde. Bunla birlikte yaşamışlar. Dedem ölene kadar o bahçeye gideceğini düşünemedim. Şimdi orada. Şimdi ki zamanda taşıyorum ben  de ölülerimi. Bahçeli bir ev gibi açıyorum kalbimi.

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr