şiir okulu
ben sevimli bir şair değilim
eli çabuk bir dalaverecisiyim
aşkın, bak altında duran nefrete
ve üzerindeki geveze eyleme.
lirik olan siyasetin annesi,
bense sadece bir isyan habercisi
ve benim mistisizmimin erdemi
iyileştiren yalanın çürük yemi.
haberiniz olsun, kadifeden şairler
ürkek ve hümanistçe ölüyor.
müteessir cellatların kızgın demirden gırtlakları
artık nağmelerle açılıyor.
bir de hâlâ, sıçan gibi kapana kısılmış
bu derlemede oturan ben, devrimin lâğımına susamış
bağırıyorum: ey kafiye sıçanları, aşağıla,
dalga geç şu fazla güzel şiir okuluyla.
iyi gidişat baladı
eski bir şarkı
yine düşüyor güneş ve seine
nil ve elbe ötesine
karanlık. bu karanlık
yeniden yaratıp parçalıyor beni
yeniden yaratıp parçala beni
tıpkı adlarımın bana maskelerim
ve mezarlarım olması gibi
toprak için iyiyim ben
toprak için iyi miyim ben
şarap için iyi miyim ben
rüzgâr için iyi miyim ben
ah
bırak loş ve sarhoş olayım
loş ve sarhoş olmak
dans eden bah-bah-baal
ritminde asker jargonu
jürgen jürgen bir orgum ben
imparator piposuyum ben
2 değil 1den dikkat kesilir
1den uykuya dalarım
şimdi ve ölümümün saatinde
şimdi ve ölümümün saatinde
beni tersinden okuyabilirsin
belediye kanalizasyonunun
kucağında pireli bir enik
belediye kanalizasyonu!
tanrım bana biraz su ver
ben kirlenmiş nehrin
canlı canı olacağım
canlı can olaraktan
pisuar okur isa
orada arzu ve doğru
insanca tanımlanmıştır
ve insanca tanımlanmış
ve arzulanan tanrı
idrardan yükselir
hoş kokulu embriyo
hoş kokulu idrar yaratığı
karıştır beni balıklarla
karıştır beni insanlarla
karıştır beni larvalarla
karıştır beni larvalarla
devlet meclisiyle
benim ağzım kekeleyen dili de
dönüştürür şahaneye
şahane yüzer bir köpekbalığı gibi
benim konuşma organım okyanusta
ve yeryüzünde çeneleri çıtlar
yeniden yaratıp parçalar beni
yeniden yaratıp parçalıyoruz beni
kaç kalori değerinde
dünyaya gözlerimi açtım ben
kızartılışımı iyi duyabileyim diye
kızartılışınızı iyi duyabilmek için
geceyarısı fırına atın beni
ti sesi veririm o zaman
aziz bir selamet askeri gibi
aziz bir selamet askeri gibi
kükrüyorum yine toprağınızın altında
şarkılar tükenmiş ağzımda
ama serbest bırakıyorum yine kendimi
ve sindirimle işim bitti
sindirimle işimiz bitti mi
sindirim toprağındanız biz
gulden bir ağızla yaratırız
artistik bir seher vakti
tabii belediyenin temizlik ekibi henüz bulmadıysa bizi
korku
VII. gregorius hazretleri için
geceleri eğlenmeye çıkar bay korku
(hanımlara göz kırpar, şiire göz kırpar)
neden vermez beyaz berber camı
bay korku’ya bir akçenin aynalarını
bir tarafta deniz, 1, canavar
diğer tarafta 1 kambur subay
bay korku başına gelen tarağı bilmiyor
daha yaşlı ayın beyaz dişleri, oyuna getirildi o
ve orada beyaz maçaların arasından
iki altın yaldızlı zenci kafası çeker
ve gırtlağıyla ası vidalar
farenin sondaj deliğine methiyeler yağdırır
bir köşede çocuk bezleriyle sarıp sarmalar
temizlenmiş tüm dilenci kaldırımlarını
birisi gelip ona peynir yer misiniz diye sorar
evet taşıyorum bir delinin kabuklarını
evet taşıyorum bir fakatın noksanlarını
hasır saçlarım sayesinde satılabilirliğim var
sonra pencereden (sakın ha) 1 zenci kafası uçar
tıraş makinesi adını ufaltır
korku morku ustura satır
bir eşyayım ben yüküm ağır
cebimde plasentalar
üzerimde dar paça pantolonlar
her 1’i subay olmuş
ve tenim hafiften aralanmış
ama her şeyden bir haç çıkıyor
korku tımar şamar hışırtı
korku sen artık eve gelmiyorsun
* Lucebert (asıl adı Lubertus Jacobus Swaanswijk, 1924-1994), yirminci yüzyıl Hollanda edebiyatının en büyük şairlerinden biri olarak kabul edilir. Eserleri Hollanda’da birçok önemli edebiyat ödülüne layık görülmüştür. İlk şiiri 1949’da yayımlanmış ve bunu izleyen yıllarda arka arkaya çıkan kitaplarıyla şiirlerini okuyucularıyla paylaşmaya devam etmiş, ancak altmışlı yılların başlarından itibaren şiir yazmayı bırakıp kendini tamamen resim sanatına vermiştir. Estetik kaygılardan uzak, tamamen serbest ve spontane bir şiir tarzının savunucusu olarak CoBra hareketinin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Seksenli yılların başlarından itibaren yeni eserleriyle şiir dünyasına geri dönmüştür. Yukarıdaki şiirler Lucebert’in yayın programımızdaki apokrif / alfabesiz isim (1952) kitabından seçilmiştir.
Mustafa Özen (1967), Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olduktan sonra bir süre İstanbul’da çeşitli reklam ajanslarında çalıştı. 1993’te Hollanda’ya yerleşti. Amsterdam Üniversitesi’nde Sinema Bilimleri okudu. Doktorasını tamamladıktan sonra Hollanda Film Müzesi’nde görev aldı. Maria Barnas, Alfred Scheffer, Charlotte Van den Broeck ve Maarten Inghels gibi Hollandalı ve Flaman şairlerin şiirlerini çevirdi. 2010’dan bu yana Hollandacadan dilimize çeviri yapmayı sürdürüyor.