Vefatının Sene-i Devriyesinde Anneannem

 

kimseyle arası iyi sayılmazdı zaten

sevilmezdi

sevmeyi sevmezdi

 

kız kardeşi de öldükten sonra arkalarından

mutsuz insanların nesilleri bitti,

kökü kazındı çok şükür

dememişler miydi

 

elindeki kahverengi lekeleri peynire

sarkmış sertleşmiş derisini

labirentlere benzetirdim

o da çocukları farelere

 

ilk duamı ezberletiyor yazın

rabbi yessir velâ tuassir

rabbi temmim bi’l-hayr

 

balkonda karpuz yerken anlatıyor sonra

yüzünün rabbi yessiri kaçmış komşu hanımları

 

uslu uslu dinler miydim, evet

anlar mıydım, hayır

kafa sallardım bana doğru baktığında

dört yaşımda kafa sallamayı öğrendim

 

üvey anasından çektiği eziyeti

kız kardeşinin evlatlık gidişini

Trablusgarp’ta, Çanakkale’de savaşan sinirli babasını

sırtında kırılan tırmıkları işitirdim

kafa sallayıp

 

derede yıkanırken memelerini görüp aşık olan erkeğini

başlık parası uğruna erkeğinin sattığı kervanları dinlerdim

kafa sallayıp

 

doğum yaptığında henüz on beşinde

ilk çocuğu sıtmadan öldüğünde on yedi

hamamda tüy bitmez vücudunu kıskanmışlar

karınca yumurtası yağı lazımmış tüysüzlük isteyene

akşam namazı vakti Ashley, Victor ve Nikki faslıyla

kıble başka tarafta, seccadesi televizyona karşı

Ettehiyyatü oturuşunda mırıl mırıl Yalan Rüzgarı yorumları…

 

elbette yalnız bunlar değil

evil taraflarını da efkara bağlamadan konuşmak istiyorum

biraz da gece gelip beni korkutur diye korktum

 

evil yani başkalarının mutsuzluğuyla mutlu olan

pembe dizilerdeki en kötülerin tarafını tutup

onlardan akıl alan

karikatür hallerini

 

çilek yiyemediği halde her sabah

erken kalkıp kimse yemesin diye

bahçeden çilek toplayan

 

bayram şekerlerini sakınıp

yatağının altına saklayan

nereye sakladığını unutup

şekersiz kalan

 

ömür boyu ister ki o son sözü

kimseye yedirmesin

ali kıran baş kesen sözü

her duruma uygun argosuyla kendi atasözü

saklandığı köşeden gizli sözü, tutulmamış sözü

biriksin cephanesinde

 

ömür boyu

değişip durdu oyunun rengi

bir süratle eşyaların yeri,

evler, semtler değişti

unuttu her şeyi en sonunda

alzheimer sonrası hafif buran ama

güldüren unutkanlıklar

 

güçlendikçe güçlendi ateş

mekanikleşti sıcaklık

 

kendi çocukluğunda yaşayamadığı ebeveynliği

kızlarına da veremeyen

Irazcalar’ın adı değişti

 

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr