TELLER[1]
Dizi
Des Herzens Woge schäumte nicht
so schön empor, und würde Geist,
wenn nicht der alte stumme Fels,
das Schicksal, ihr entgegenstande[2]
1
Empyros’u[3] taşıyan
O ezgili direklerden
Payımı yolluyorum sana
Yeryüzü küllerinden.
İç çekişler
Patikasında — direğe çakılmış
Tellerinden telgrafın: se — vi — yo — rum…
Yalvarıyorum… (basılı forma
Sığmaz! Daha kolay tellerden!
O direkleri ki Atlas[4]
Kaldırıp gök sakinlerinin
Hipodromunu indirmiştir yere…
O direkler boyunca
Der ki telgraf: el — ve — da…
Duyuyor musun? Yırtılmış bir gırtlağın
Son haykırışını: ba — ğış — la…
Ekin denizlerinin üzerinde yelkenler,
Sessizdir Atlas Yolu da:
Yukarı, daha yukarı — ve bir — le — şir
Ariadne’nin sözünde: dön bir,
Dön bak!.. Bedava hastanelerin
Hazin yakarısına: yok çıkışım!
Çelik tellerin
Uğurlaması —sesleri Hades’in[5]
Uzaklaşan… Uzaklara
Yakaran: ey — vah…
Merhamet! (Bu koroda — Onu
Seçebilir misin?) Ölüm öncesi çığlığında
Direnen tutkuların —
Evridiki’nin[6] esintisi:
Tümsek — ve — hendekleri aşan
Ah’ı Evridiki’nin,
De ki —
17 Mart 1923
2
Söylemek için sana… yok olmaz, öyle sıra
Ve kafiyelere sıkıştırılmış… Kalp — daha geniş!
Korkarım bu derdi anlatmaya
Yetmez külliyatı ne Racine’in ne Shakespeare’in!
“Herkes ağlıyor ve kan sancıyorsa…
Herkes ağlıyor ve güllere sinmişse yılanlar”…
Bir taneydi Phaedra’nın Hippolytos’u ama!
Ariadne’nin ağıtını Theseus anlar!
Kahır! Ne kıyısı, ne sınır taşı!
Doğru ve hesabını şaşırdıysam da
Sende yitirdim diyorum onları
Olmamış hiçbir yer ve hiçbir zamanda!
Neyin beklentisi — böyle boydan boya
Kokunu kuşanan hava bile boyun eğmişken!
Kendi kemiğim Naksos’ken[1] bana!
Derimin altındaki kanım Stiks’ken[2]!
Beyhudelik! içimdeki! Ve her yerde! kapayınca
Gözlerimi: dibi yok! günü yok! Tarih de
Yalan söylüyor takvimdeki…
Sen nasıl ki Kopuşsan,
Ben Ariadne değilim öyle ve…
—Kayıp değilim ki!
Ah, hangi denizler ve kentlerde
Aramalı seni? (Bir görünmezi — bir âmâ!)
Vedamı tellere emanet ediyorum,
Telgraf direğine — ağlıyorum.
18 Mart 1923
5
Kara yazı değil bu! Ak kitabına
Uzak Don’un diktim gözlerimi!
Nerede olursan ol — yetişirim sana,
Doldurur çilemi — alırım geri.
Çünkü sedir ağacından kibrimin
İzliyorum dünyayı: Yüzen gemileri,
Kızıl ışıkları… Altını denizlerin
Üstüne getirir — dipten çıkarırım seni!
Var sen de çilemin tadına! Her yerdeyim:
Tan yerleri ve madenlerim, tahıl ve iç çekişler,
Varım, olacağım ve zapt edeceğim
Dudaklarını — Tanrı da ruhu alır böyle gider:
Nefesinden — hırıltılı saatinde,
Başmelek mahkemesinin aşırıp
Çitlerinden! — Sürtüp dikenlere
Dudaklarını, alırım seni kabrinden!
Teslim ol! Masal filan değil bu!
—Teslim ol! — Bir daire çizip de ok…
—Teslim ol! — Kurtulan oldu mu
Bir avcıdan ki eli yok kolu yok:
Nefesinden… (Göğüs kabardı,
Gözler kör, dudak çevresi — mika…)
Büyücünün Samuel’i çağırması gibi[7]
Kandırır — dönerim bir başıma:
Çünkü başkası olur yanında ve kıyamet
Günü olmaz boy ölçüşmek…
Dolanır ve uzanırım.
Varım, olacağım ve geçireceğim ele
Ruhunu — dudağından nasıl öperse —
Huzura kavuşturan…
25 Mart 1923
7
Sevgili kardeşimin son karaağacın
Önünden geçip gittiği saatte
(O sıra sıra dizilmiş el sallayan),
Gözlerimden büyüktü — gözyaşlarım.
Sevgili dostumun son burnu
Dönüp de gittiği saatte
(İçimden “dön!” derken iç çeke çeke)
Ellerimden büyüktü — çırpınışlarım.
Kollarım kopar gibi omuzlarımdan!
Yalvarır gibi dudaklarım!
Seslerini yitirmişti söz,
Parmaklarını yitirmişti el.
Sevgili konuğumun gittiği saatte…
—Tanrım bize bir bak! —
Gözyaşlarım insan gözünden büyüktü
Ve büyüktü Atlantis yıldızlarından…
26 Mart 1923
* The Soul selects her own Society
[1] Bu şiir dizi Boris Pasternak’a ithaf edilmiştir.
[2] Alm. Yürek dalgası böyle kabarmaz ve Ruh var olmazdı, eğer yoluna yaşlı dilsiz bir kaya çıkmasaydı – Kader. (Alman yazar Friedrich Hölderlin’in Hyperion, Yunanistan’da Bir Münzevi adlı romanından alıntı).
[3] Antik Yunan’da tanrıların katı olarak bilinen göğün ateş ve ışıktan en yüksek katı.
[4] Yunan mitolojisinde Zeus tarafından, Olympos’a saldırdığı için gök kubbeyi taşımakla cezalandırılan kahraman.
[5] Yunan mitolojisinde, ölülere hükmeden yeraltı tanrısı.
[6] Yunan mitolojisinde, Orfe’nin, yer altı karanlığından dönmesine izin verilen sevgilisi. Tanrılar Orfe’ye tek bir şart koşar: Evridiki’yi yeryüzüne çıkarırken bir kere bile dönüp yüzüne bakmayacaktır. Orfe’nin elinden gelmez bu ve Evridiki tekrar karanlığa gömülür.
[7] İncil’deki bir hikâyeye göre büyücü, ölmüş Samuel’in ruhunu çağırır. Ruh, Kral Şaul’a Filistinlilerle yapacağı savaşta yenilip öleceğini haber verir.