KARIŞIK BAĞLANMA
yavaş yavaş her şeyden
ama her çimenden her pencereden her tatilden
korkuyordun.
çırptığın ısparta halısından uçuşan
güneşe asılı tozlardan
bile korkuyorsun.
daha önce rastladım galiba
özellikle okuduğum bir fablda geçen
bahçe kapısını sen
açık bırakıyordun.
nereye kaçıyorsun
ayaklarını sürüye sürüye
hangi adı takıp kendine
avuç içi çizgilerini falçata ile kazıyorsun
bitmekte olan bir kutu sütün içinde
besleyip büyütmüşler seni
biliyorum
dedeler, babalar, amcalar doyduktan sonra
kim bilir kimden arta kalan aldığın nefes
sana çıkan dünya dönmüyormuş
hareket ediyormuş bulutların sadece
duyuyorum
damlayan musluk
gitmelisin diyor
kırık çıkan bardak seti
sessizliğiyle onaylıyor
telvesi kurumuş kahve fincanları
hadi durma, durma hadi çabuk
neredeyse senin kadar
anlamıyor muyuz korktuğunu.
inanmak için zapping sırasına girenler
bir ömür beklemekten varis büyütenler
en yakınlarının tesellisini
en yakınlarının gözlerinin akında
onlar çatlayıp morlaşan damarlar
güvenli-güvensiz
kaygılı-kararsız
ya da karışık bağlanma- seninki gibi bir çizik
kızlar daha hassastır
evet bu gerçekten fuckin’ bullshit
böylece kaç elma kabuğu bükülerek
bana doğru katlanmıştır
korkmasan da sayamazdım.
aşağıdan geçen suratları tanıyordun
– baston şemsiyeliler
yukarıdan, hep biraz geriden bakanları da
aynı anda birkaç yerde bulunamazsan
anılarını taşıyamazsan, isimler silinmezse
daima korkuyorsun
mutfak fayanslarında vites değiştirirken mesela
sonra çat diye geçmişte, parliament sinema kulübünde
korkarsın
seni takip eden adamın tekinden saklanırken şu anda, markette
sonra birden antik dünya haritalarının içinde, kayıp bir ülkede
korkardın
paslanıp çürüyen güvertene isyan ediyorsun, kaptansın, kendi geminden
korkacaksın.
* The Soul selects her own Society