MEDYADAN
Mehmet Said Aydın: “Aşırı kişisel, sadece ‘kendilik bilgisi’yle yazılmış bir şiir yazmaktan muhtemelen korkarım.”
“Aşırı kişisel, sadece ‘kendilik bilgisi’yle yazılmış bir şiir yazmaktan muhtemelen korkarım. Bir gün oraya gidersem, yani bütün duygulanım alanım ‘kendim’ olursa, kalemin kâğıdın çok kıymeti kalmaz diye düşünüyorum. Safdil bir ‘geçmiş özlemi’nden de durmaksızın söz etmek istemem; zira ‘modern zamanlar’ eleştirisinin içinde tehlikeli bir ‘yeni muhafazakârlık’ olduğunu düşünüyorum. ‘Asrî zamanlar’ retoriği bir süre işledi, bunun...
Barış Yıldırım: “Sadece siyasal alana genişlemez Kusurlu Bahçe şiirinin görüşü. Bize günlük yaşamın içinde de dokunur.”
“Sadece siyasal alana genişlemez Kusurlu Bahçe şiirinin görüşü. Bize günlük yaşamın içinde de dokunur. Özellikle de orada. İnsani olanı en kolay gözden kaçabilecek ayrıntılarda yakalar ve bizi kendi bakışına kardeş eder. ‘Kar yağan şehirlere düşmektir gurbet,’ der, biz karlı bir gurbet kentinin içinde buluruz kendimizi. Camdan bir bakar, ‘seken birkaç top, çukurdan kaçan araba’yı görür,...
Mehmet Said Aydın: “Şiire bir şeyi, bile isteye taşımıyorum. Orada, o esnada olduğum bir ‘ben’ var ve ben o ben olarak yazıyorum o şiiri. Bunun içinde maduniyetim de var elbette.”
“Tekrar söylemem gerek, bu size ‘itiraz’ değil, kendime de hatırlatma: Ben şiire bir şeyi, bile isteye taşımıyorum. Orada, o esnada olduğum bir ‘ben’ var ve ben o ben olarak yazıyorum o şiiri. Bunun içinde maduniyetim de var elbette. ‘aşmak’ta, adından başlayan bir coşku olduğunu görüyorum ama o şiiri kitabın sonu yapmak fikri, kitabın editörü şair...
Ali Özgür Özkarcı: “Şiire yüklediğimiz anlam, bir direniş sembolü değil, direnişin ta kendisi olmasıdır.”
“Bizim çıkış sloganımız ‘Şiir direnirse kazanacak’ şeklindeydi. Modern Türk şiiri köklüdür. Bunu bilmek lazım. Ama şunu da unutmamak gerekiyor, bir kere şiirin toplumsal karşılığı epeydir ihmal edildi. İğdiş edilmiş, apolitik bir dönemden çıkmak üzereyiz. Benim tahminim bu yönde. 12 Eylül anarşiyi bitirmek için geldi sözde, ama en büyük ‘anarşik’ faaliyet kendisi oldu, olduğu yetmedi, kardeşliği...
Aralık 2011, Utku Özmakas: “Mehmet Molla Türk şiirindeki değişimin eşsiz örneklerinden biri.”
Değişimin Eşsiz Örneği Türk şiirinin 2000’lerde bir dönüşümün eşiğinde olduğu açık. Bu değişime zamanında ayak direyenler dahi artık bu değişimden kendilerine bir pay çıkarmaya çalışıyor. Kuşkusuz bu sürecin iyi analiz edilmesi, tartışılması hem Türk şiirinin bir momentini açığa çıkaracak hem de gelecek kuşaklar için haritada yeni bir eşiğin biçimini ortaya koyacak. Bu süreci...
Osman Çakmakçı: “160. Kilometre esiyor.”
“Bir süre önce kapanan Heves dergisini çıkaran Ali Özgür Özkarcı ile Ömer Şişman yeni bir yayıneviyle geri döndü. Yayınevi ismini Nâzım Hikmet’in bir şiirinde geçen bir dizeden alıyor. Militan, hızlı bir yayımcılık yapmayı hedefliyorlar.” Yazının tamamını okumak isteyenleri şöyle alalım.
“Şiir 14 ile 28 yaş arasında yaşıyor.”
“Şiir 14 ile 28 yaş arasında yaşıyor, eskisi kadar toplumsal canlılığı yok, ama yaşıyor, o yaş aralığında okunuyor, yazılıyor, şiir o yaştakilere hâlâ arkadaş olabiliyor.” Ahmet Güntan, şiirgeldikelimedeboğuldu., 121. sayfa. Facebook’ta 2 Ekim-12 Aralık arasında 160. Kilometre hakkında konuşanların çizelgesi.
Haydar Ergülen: “160. Kilometre’den daha güneşli şiirler okuyacağız çocuklar, sıkı şiirler okuyacağız!”
28 Kasım 2011, Cumhuriyet gazetesi: Yazının tamamını okumak için resmin üzerine tıklayabilirsiniz.
Ali Özgür Özkarcı: “Modern Türk şiirinin genel beğeni kıstaslarının dışında kurgulanmış bir şiir var.”
8 Kasım 2011, Matbuat Dünyası programı, Açık Radyo. Konu: 160. Kilometre. Hazırlayan ve sunan: Mesut Varlık. Konuk: Ali Özgür Özkarcı.
Rahmi Öğdül: “Bambaşka örgütlenmiş bir hayat başka bir biçim istiyor.”
7 Kasım 2011, Yolgeçen programı, Açık Radyo. Konu: 160. Kilometre ve Ölçü Kaçarken. Hazırlayan ve sunan: Rahmi Öğdül. Konuklar: Erhan Altan, Ömer Şişman.
Naim Atabağsoy: “Kusurlu Bahçe, baskıların, zulümlerin ve sömürünün karşısında şiirin bir imkân olarak kararlılıkla durabileceğini gösterir nitelikte.”
“Cemal Süreya bir röportajında Orhan Veli için ‘Orhan Veli, şiire şapka giydirdi, sivilleştirdi onu’ demişti. Öyle görünüyor ki Mehmet Said Aydın da Kusurlu Bahçe’yle, günün bir gereği olarak şiirin eline aradığı sapanı veren şair sıfatıyla dimdik karşımızda duruyor. Eşyayla birlikte kendimize de yabancılaştığımız bir çağda Mehmet Said Aydın’la birlikte sormak gerekir belki: Halk kime denir...
Melek Aydoğan: “Aydın’ın şiirlerinin dili, ‘eksiklik’i arayan/bulan bir dildir.”
“[Mehmet Said Aydın] hangi olayı, coğrafyayı, tarihi anlatırsa anlatsın, şiirde daima aynı çerçeveyi gösterir: Çocukluk.” Yazının tamamını okumak isteyenleri şöyle alalım.