MEDYADAN
Erhan Altan: “Kriz nasıl aşılır? Bu sorunun yanıtını bilseydim şimdi şiir yazıyor olurdum.”
Söyleşi: Erhan Altan – Murat Çelik 1) “Geleneği başkaldırarak reddetmiyor, saygıyla aşıyor.” Bu çerçeveden bakarsak deneysel şiiri üçüncü yeni ve aynı zamanda bir ilk olarak değerlendiriyorsunuz. Şiir tarihimiz ‘putları yıkmak’ üzerine kurulu. Yenilik algımız böyleyken deneysel şiir ile ilgili şöyle bir düşünce geliştirilebilir mi: ‘Hazır olandan kotarım’. Yani temel ikinci yeni ve ikinci yeniyi...
Erhan Altan: “Eleştiri, metnin üzerine çıkıp onu yargılamak gibi bir içeriğe sahip ve bana demode geliyor.”
Söyleşi: Erhan Altan – Palaspandıras 1- Viyana Grubu’yla başlayalım. Kim bu adamlar? Nasıl bir araya gelmiş, neler yapmışlar, sonları nasıl olmuş? Viyana Grubu (Friedrich Achleitner, HC Artman, Konrad Bayer, Gerhard Rühm, Oswald Wiener), savaş sonrası Avusturya’sının olağanüstü ortamında birbirini bulmuş, bir araya gelmiş beş kafadardan oluşuyor. Bu şairler, nasyonal sosyalizmin, her şeye olduğu gibi...
Ömer Şişman: “Adam köhne ve sahneyi istiyor, n’apacaksın.”
Söyleşi: Ömer Şişman – Palaspandıras Şiir niye okunmuyor? Bunun net bir cevabı olduğunu sanmıyorum. Bilmiyorum. Okuduğumdan belki. Şair olduğun gün içinde aklına geliyor mu? Ne kadar geliyor? Günde bi saat mi ayda bi saat mi? Hemen hemen hiç gelmiyor. Evlisin ve bir çocuğun var. Bitkiben’i onlara ithaf ettin. Şairlerin genelde piç ve...
Ozan Utku Akgün: “Efe Murad kendi duyguları üzerinde bir derse katılmaya çağırmıyor sonuçta bizi; birinin duygularını, yoğunlaşmış –ya da çabalayan– duygusal bölgeleri yazıyor.”
Düşünce ve tarz; zorunluluk ve sahicilik; tempo ve saflaşma sözcüklerini sıralayalım ve birini selamlayalım: Efe Murad. Kıymeti bana içsel olarak çok net olan bir şeyi açıklamaya çalışacağım, şöyle bir deneyecek ve diyecek olursam: def-beyin, bence, ne kadar hızlanabileceğini deneyen değil, hızlanmaya zorunlu birinin kitabı; soruyu değil sorunu yakalayan (sorudan değil sorundan fırlayan) düşüncenin sahici temposu;...
Necmiye Alpay: “Çokdisiplinli eleştiri anlayışında felsefeci kökeni öne çıkan bir yazar Özmakas.”
Eleştirmen Utku Özmakas, bir bölümü ilk kez yayımlanan seçme yazılarını ikinci kitabı “Şiir İçin Paralaks”ta topladı. İlk kitabı “Şiirimizde Milenyum Kuşağı” için de belirttiğim gibi (bkz. 14.1.2009 tarihli Milliyet Kitap), çokdisiplinli eleştiri anlayışında felsefeci kökeni öne çıkan bir yazar Özmakas. Önerdiği ‘paralaks eleştiri’ kavramı ise bizleri bütün bir 20. YY. boyunca kendini gösteren, Marksizm, göstergebilim,...
Rıdvan Gecü: “Sen eşiyle boşandıktan sonra dükkânını kapatan bir bakkal tanıyor musun?”
Söyleşi: Rıdvan Gecü – Sinan Özdemir Sevgili Rıdvan, ilk kitabın Kırmızı Perfect’in (160.Kilometre Yayınları, Şubat 2013) arkasındaki kısa özgeçmiş bölümünde “şiirleri şu dergide yayımlandı, şu fanzini çıkardı” gibi cümleler yok, neden? Çünkü şiirlerim dergilerde yayımlanmadı, çünkü fanzinler çıkarmadım. Var olan bir özgeçmişi okuyucudan saklıyor değilim yani. Hem pes etmeye hem savaşmaya pek müsait bir...
Şule Tüzül: “Tomris Uyar’la yapılan bu söyleşi [ben koşarım aşağlara, koşarım], hem Turgut Uyar ve İkinci Yeni şairleri hem de o döneme dair kısa bilgiler veriyor.”
Erhan Altan’ın, Turgut Uyar’ın eşi Tomris Uyar’la gerçekleştirdiği söyleşinin yer aldığı Ben Koşarım Aşağlara, Koşarım isimli kitabının ikinci baskısı 160. Kilometre tarafından yayımlandı. Kitabın bu baskısında, Turgut Uyar’ın 1967 yılında Papirüs dergisinde çıkan bir yazısı üstüne, Türk Dil Kurumu’nun açtığı “Atatürk devrimlerini küçümseme” soruşturması hakkında karşılıklı yazışmaları yer alıyor. Bu baskıda ayrıca Turgut Uyar’ın çeşitli dönemlerde çekilmiş fotoğraflarına yer verilmiş. Şahin...
Bora Erdağı: “Özmakas’ın eleştirel yaklaşımı iki şeye meydan okumaktadır: Piyasaya ve güncel şiirin kendisine. Şiir İçin Paralaks genel olarak şiir ve edebiyat eleştirisi ile ilgilenenlerin okuması gereken bir eser.”
Terry Eagleton’un özyaşam öyküsünü anlatmayı denediği bir kitabın adı Kapı Bekçisi. Eagleton kitabında kendisiyle birlikte İrlandalı olmanın, yoksulluğun, Katolikliğin ve her şeye rağmen varolma mücadelesinin sınırlarını ifade eder. Bunu her zamanki gibi trajediden daha ziyade ironiye yatkın diliyle gerçekleştirir. Kapı Bekçisi’nin kaderi Marksist kültüralist ve estet Raymond Williams’la tanıştıklarında çoktan değişmeye başlar… Williams herkese ve...
Ömer Erdem: “1969 yılında TDK ile Uyar arasındaki yazışmalar Ben Koşarım Aşağlara, Koşarım’ın asıl sürprizi.”
Şimdi daha böyle bir şey var. Bir asker olarak tam da devletin en merkez memurların birisi olan Turgut Uyar karşısında tam da böylesi bir şey var. Üniforma giymiş sivil ile doğrudan üniformalı memur arasında sıkıştırılmış şair var. Sıkışan salt şair değil, o bakımdan doğrudan onun temsil ettiği insan. O yüzden daha böyle bir şey var....
Osman Çakmakçı: “Necmi Zekâ’nın şiiri Avrupa şiirinde de burada yaptığı etkinin bir benzerini yaratabilir.”
Necmi Zekâ’nın Yere Yığılanlar Yere Çakılanlar adlı şiir kitabının arka kapak yazısında, “Tanımlanması zor bir şair, tanıtılması zor bir şiir” deniliyor doğru olarak. Gerçekten de öyle. Necmi Zekâ şiiri için ilk önce söylenecek şey şu olabilir: Dönemin şiirselliğinin, şiirsel söyleyişinin, bakış açısının, dünyasının, giderek evreninin dışında yer alıyor bu şiir. Tanımlanmasının zor olmasının öncelikli nedeni bu. 1980...