MEDYADAN
Ahmet Güntan: “… şiiri gelip kelimeye dayamak istemediğinizde kendinizi aynı aileden hissedeceğiniz modern bir şair arıyorsanız o Nâzım Hikmet’tir.”

Ahmet Güntan: “… şiiri gelip kelimeye dayamak istemediğinizde kendinizi aynı aileden hissedeceğiniz modern bir şair arıyorsanız o Nâzım Hikmet’tir.”

Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’nin, Kasım 2016’da, benimle yazışma yoluyla yaptığı, BÜY’den yayımlanan Şiir Dünyadan İbaret / Nâzım Hikmet Üzerine Yeni Çalışmalar adlı kolektif kitapta ufak bir bölümü yer alan söyleşinin tamamını aşağıda okuyabilirsiniz. [ AG ]   A. Nâzım Hikmet’le Tanışma 1. Nâzım Hikmet adı telaffuz edildiğinde sizdeki çağrışımları nelerdir, aklınıza hemen...
Mahmut Sefa İpek: "Evin etrafında kırmızı kabanıyla dolaşan Sami Baydar’ın hayaletini bir süre izledim."

Mahmut Sefa İpek: “Evin etrafında kırmızı kabanıyla dolaşan Sami Baydar’ın hayaletini bir süre izledim.”

GECE ÇIKIŞ YOLU BULAMADIM. HAYDİ BAŞLA YAT UYU İŞTE, İYİSİN demek gerekiyor benim için. Öykü kitabıma “BURADAN BAŞLA” demek isterdim AD olarak. Bu bir çocuk programı radyoda. Adı programın “BURADAN BAŞLA”. (Sami Baydar’ın Ömer Aygün’e 19 Şubat 1996 tarihli mektubundan.) Benim için yazıldığını hissettiğim metinler okumuşluğum vardır, yazmayı dilediğim konular üzerine kitaplarla karşılaştığım da oldu....
Haydar Ergülen: "Renkli, zengin, çeşitli, neşeli, hüzünlü, samimi, eğlenceli, acıklı. Nerdeyse destandan maniye, şarkıdan türküye çeşitli türlerde serbest çalışmış Ahmet."

Haydar Ergülen: “Renkli, zengin, çeşitli, neşeli, hüzünlü, samimi, eğlenceli, acıklı. Nerdeyse destandan maniye, şarkıdan türküye çeşitli türlerde serbest çalışmış Ahmet.”

‘Dinleyin bir zahmet!’   Şaşırtıcı bir kitap olduğunu duyuyorum. Her anlamda şaşırtıcı. Ondan beklenen ve beklenmeyen anlamında. ‘Ben şaşırmadım’ diyeceğim ama çokbilmişliğime değil de çokyazmışlığıma verilir diye çekiniyorum! Şiir âlemi tuhaftı, iyice tuhaflaştı! Şiir belki de ‘Yahu bu da şiir mi?’ denilen şeylerin neyidir? Yeridir, diyelim. O yüzden bu soruyu soralım, ‘Bu da şiir mi?’...
Asuman Susam: "(...) görünmez olanı ıskalamanın tuzaklarını bilerek soyutlamaların hüküm verici aldatıcılığından kaçan bir şiir Dikenli Zıplak."

Asuman Susam: “(…) görünmez olanı ıskalamanın tuzaklarını bilerek soyutlamaların hüküm verici aldatıcılığından kaçan bir şiir Dikenli Zıplak.”

Hata HÂLÂ devam ediyor: Dikenli Zıplak’taki montaj-düşünce   Cézanne: “Doğarken birlikte getirdiğimiz o belirsiz duyuları ifade etmeye çalışmayı sürdürüyorum.” Dikenli Zıplak buradan başlatıyor kendini: Doğarken getirdiklerimiz ―dünyaya bırakılmışlığımızdan tiklerimize kadar türlü travmalar―, “belirsiz” duyular ve ifade etme çabası.    Doğarken göbekbağı ― dikenli zıplak ― boynuma dolanmış Ebe elini sokup ― dikenli zıplak ― uzun süre çabalamış...
Ali C. Yoksuz: "İsmail Aslan'ın şiirinde bilinen ve garipsenen ölüm duyurulur."

Ali C. Yoksuz: “İsmail Aslan’ın şiirinde bilinen ve garipsenen ölüm duyurulur.”

“Eksikten, Oradan” Bakış   olmamak olmakla olmaksa olmamakla mümkündür   Yazmak bir ontolojik gerçeklik yaratmaya (da) yarar. Biçimli, kokulu, renkli, verevine geçişli, ussal yaratım, yazmak için gerekli/yeterli sınırları belirleyecektir. Yaratıcı özne sayısız okur yazar misafir edecektir bu sınırlarda. Böylece okur yazarlaşacak, şiir eylemleşecek, olan olacaktır. Ölüm de tıpkı yazmak gibi aynı ontolojik sınırlarda oluşur; o...
İlker Şaguj: "Kargo Kültü, bir coğrafyanın eleştirel ve deneysel el kitabı denebilecek bir ilk kitap."

İlker Şaguj: “Kargo Kültü, bir coğrafyanın eleştirel ve deneysel el kitabı denebilecek bir ilk kitap.”

Yıkımda Bir İlk Kitap: Kargo Kültü “Bizim nesil yazarlarının 1945’ten sonraki çalışmaları ‘Trümmerliteratur’ olarak tanımlandı. Buna bir itirazımız olamazdı, çünkü bu haklı bir tanımlamaydı. Bizim yazdığımız insanlar yıkıntıların içinde yaşıyorlardı. Bu insanlar savaştan çıkmış ve aynı ölçüde zarar görmüş kadınlar, erkekler ve çocuklardı. Bu insanlar keskin gözlüydüler. Görüyorlardı. Hiçbir zaman tam bir barış içinde değillerdi....
Emel Kaya: "Özkarcı muhalif bir söylem üretmiş; (...) tüm kitaplarında bu söylemi daha da işleyip derinleştirmiştir."

Emel Kaya: “Özkarcı muhalif bir söylem üretmiş; (…) tüm kitaplarında bu söylemi daha da işleyip derinleştirmiştir.”

Muhalif Söylem ve Ali Özgür Özkarcı Şiiri   Şairin herhangi bir temada yazmaya/söylemeye başladığı anda karşılaştığı dil, toplumdaki hâkim ideolojinin dili ve bu ideolojinin söz konusu dili kullanım biçimleridir. Dolayısıyla şair, daha ilk adımda en temel konuda karar vermek durumundadır: Verili dil ile mi söyleyecektir yoksa kendine başka mecralar mı arayacaktır? Eğer başka bir mecra...
Zafer Zorlu: “Apaçıklıkla inşa ettiği labirentte gezdirmek, olayı örgütlemek Dikenli Zıplak’ın niyeti.”

Zafer Zorlu: “Apaçıklıkla inşa ettiği labirentte gezdirmek, olayı örgütlemek Dikenli Zıplak’ın niyeti.”

Diken Zıplak’ın Apaçıklığı   Dikenli Zıplak, görünenin aksine, apaçıklığı geniş bir uzama –kesinlikle zamana değil– bir dizi paradoksal ilişki eşliğinde eşit oranda yaymış olmasından okunması zor bir kitap. Buradaki eşitlik hâli, apaçık oluşun sunduğu labirentin her giriş-çıkış, dönemeç ve kör noktasının aynı oranda dikkat ve güç gerektirmesiyle ilintili. Hiçbir nokta diğerinden daha az ya da fazla...

“Türkiye’de güzel olan her şeyi bir an önce boğmak isteyen bir güruh var.”

Sorular: Kerim Akbaş / Kaan Koç   160. Kilometre nasıl ve neden kuruldu? Ali Özgür Özkarcı: Nasıl’dan çok nedeni önemli galiba. Pan Yayınları’nda Pan/heves olarak devam ettiğimiz dizi, pek içimize sinmeyen işleyiş koşulları nedeniyle akamate uğramış, biz de oradan ayrılmaya karar vermiştik. Heves dergisi zaten kapanmıştı, hem Ömer hem ben, yeni bir mecra yaratma arayışındaydık, önce...
“Yazdığım her şeyin tahayyül edilebileceğini ve anlaşılır olduğunu düşünüyorum.” | Ömer Şişman, Edebiyatta Üç Nokta'nın sorularını yanıtladı.

“Yazdığım her şeyin tahayyül edilebileceğini ve anlaşılır olduğunu düşünüyorum.” | Ömer Şişman, Edebiyatta Üç Nokta’nın sorularını yanıtladı.

160. Kilometre: "Bizim birinci ve gerçekçi vazifemiz hayatta kalmak."

160. Kilometre: “Bizim birinci ve gerçekçi vazifemiz hayatta kalmak.”

Sizi yayınevini kurmaya iten neydi? Nasıl ve hangi düşünce ile yola çıktınız? Tanışıklığımız 2000’lerin başına dayanıyor. Berbat, sünepe, karnından konuşan 90’ların son deminde şiire gözünü açmış genç şairlerdik. O zamanlar aynı şimdiki gibi ölgün bir dergicilik ortamı vardı. Yetersiz/ciddiyetsiz bulduğumuz dergilerde ürün yayımlamaya razı olmak yerine kendi dergilerimizi çıkardık: Heves, Mahfil, Cehd, GAK gibi. Bu...
Fatma Nur Türk: "Kimyadaki anlamıyla 'kararsız' bir şiir yazdığımı düşünüyorum."

Fatma Nur Türk: “Kimyadaki anlamıyla ‘kararsız’ bir şiir yazdığımı düşünüyorum.”

Söyleşi: Nazlı Karabıyıkoğlu – Zeliha Cenkci   Kargo Kültü, Strauss’tan “Sudanlı Nuerler kısır kadını erkek sayarlar. ‘Amca’ sıfatıyla bu kadın…” alıntısıyla başlıyor. Hepimiz Yamyamız’da Strauss, yukarıdaki alıntının devamındaki bölümde, birbirinden uzakta kimseyi rahatsız etmeden var olabilen bağdaşmaz örf ve adetlerin aniden karşılaştığında birbiriyle çarpıştığını ve bütün halkların aynı kültürel modele özendiği birörnekleştirilmiş bir dünyaya evrildiğinden, dolayısıyla halklar arasında...