KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ VE KADİFESİ
Bir daha kızgın kal,
Bir daha kızgın yüzüm.
Düşmüş çocuk suratlarını karışla
Tehdit mimiklerimi bağlayamaz.
Çat kaşlarını.
Çocuklar tehdit algılayamaz.
Ben söküklerin en fenasıydım.
Sesli öpücüklerin hastasıydım.
Çakıdan korkmazdım. Temiz sokaklardan korkardım.
Orda birileri vardı, çığlık atmayı bilmezdim
“Babana söylemezsen bu şekeri sana veririm.”
“Bir takla at da görelim”
Sen biraz daha serin kal yüzüm.
Tam yirmi altı yaşındasın artık, aksisin.
Saçların kızıl, yüzünde ödünç pınarlar.
Kavislerin tavrınla eğim kazanır.
Kadifeye oturunca kadifen ter içinde kalır, sen de az ödemli değilsin ne de olsa.
Bol su iç.
Saçlarını yanaklarına daya, sigarandan iki nefes çek.
Çünkü dizlerin titrerken anlatılan masalları dinleyemezsin.
Rahatla, peçetelerini aç yüzüm.
Her karıncanın kıyameti insandır unutma bunu da.
Elini tuttukça bırakmaya anlaşmalıdırlar, küçücüksün.
Bu masalı dinle, bu masalı kendine anlat.
İnandığına inandır onları.
Aptal desinler sana, sıkkın ergen.
Dağılan lavabo ve ben bilirim nerde inanç sıyrılır gözden.
Biraz daha taşı bu çantayı derim kendime zaten güçlü kolların.
Limonları ısırmak gelir içimden omuzlarım çökerken,
Vitaminsiz seni.
Faydasız.
Hepsi çok ekşi.
Bir diğerisin sen
Seni sadece sikmek isterler.
Sen denizde olanları balıklara anlatırsın.
Açmazsın bacaklarını.
Sana gülerler. Enayi.
Açılmamış kapılardan geçmeye çalışırsın.
Casper’ın bile geçmeye gücü yok.
Rüveyda, kadife çiçeğim.
Seni hastane kuyruklarında çıngırak etmeye çalışan balkonun bile terliyor.
Hava çok sıcak.
Kıvraksın ve tıslıyor gibisin.
Çatallı.
Dilin yanıyorsa dilini ver.
Hepsine bir yüz ayır. Ağzına ver.
Biraz daha kızgın kal yüzüm.
Doyarlarsa peşini bırakırlar.
Sen sadece çoğalan benleri olan etinle korkunun yanında çok cesur kaldın.
Çıplak kalmaktan utandın.
“Dokunma” dedin ver. “Uzatma” dedin kes.
Belinde ufak bir oyuntu, onunla oynadı, oyuntu ufaktı, ben çok küçüktüm.
“Babana söylersen sana şeker vermem” dedi.
Oyna.
Allahın gelse de alamaz seni benden, altımdasın.
Dişlerinle ensemi ısırırsın.
İşte böyle benim duygu keline sürecek ilacım var ama beni dinlemez mucizeye inanır, develere tapınır.
Rengi belli değil. Ben tuttum bu anıları, mide kanserimde.
“İyi olacaksın” dedi doktor.
Dikeyine jilet sana sırat.
En büyük hızın gibi beni seç diye bakarım ben ona.
Kadının olayım, ışıkları açayım, bunları sana anlatmayayım.
Sen beni seç, bana şeker verme.
Yersiz sadakatimi sana ayırırım ben de
Bu, bulantı vardiyalı kendisi gibi korkak bir rüşvet.