bir gentrification hikayesi
bu, senin bildiğin gentrification hikayelerine benzemez, kardeş
fareyle aramızda bir çift göz
dil dile, söz söze değmeden
ikimizi de yerinden eden aynı peynir
böyle avunuyoruz ikimiz de
aynı fayansta lohusa analarımız
papatyalı bi poşete sarılı doğumgünlerinde kedi
ve mutfakta gözetlemeli takım elbiseliler eksik olmazmış
maske deri eker –
tencere kirleri hep sanılanın aksine bulaşık eldiveni değil parmak eker-
çürüyüp çamurlaşır,
eti yerinden edermiş.
ama ölümün erittiği o ilk ölüm
hiçbir zaman terk etmezmiş elimizi
baş ve işaret parmaklarımız arasındaki kuru egzema
çekimsiz bulutların bucaksız balonlu ovalarında
kütlenin dağıldığı vadesiz tuval,
nefes, renk, madde
etini sırtlara satan hol mermeri
ve kolon
nasıl olsa hep cana misafir
hiçbirimiz şimdiye dek bu kadar hafiflememişiz.