diktatör ölünce uyuyacağım
I.
sert şiir giydirme üzerinedir ayrıntı izleyicisi
parçalar dağıtır çıplak bırakır soyut imgeyi
bilirsin gerçekte asla çıplak göremezsin torpilliyi
veyahut kurumsalın üçüncü kuşak New Yorklu ceosunu
devlet patron bokunu demokrasi diye kakalar kitlelere
butik vitrinleri önünde parasının çetelesini tutar girişimci yuppie
derin demokrat whiskysiz kokoreçsiz magazinsiz baklawasız yapamaz
marinaya demirlemiş kotrasının kıçında kanalı değiştirir cici boss
bing bang Ankara sütliman Vahit
II.
ben, dürüstçe, ne söylemişsem yumuşak anlaşılsın isterim
Anadolu ovalarının gürbüz çocuğunca da
o çobanın hayalet yıldızlar bilgisi dahilinde
o mülksüzün aya kepeneğiyle uçma arzusu
anne şefkati denli ölümsüz olsun isterim imgelem
III.
bugün evrensel olacağım, diyen tavan arası
sayıklamaları çıkmaz dünyalıktan
ya da punk asla ölmez cümlesi
ciğerden soruları yersiz bulur
iki bin yirmi birin endüstri mahalleri saykosu
IV.
razı olamam dünyama kıskanç Otello
âşık değilim vahşet çağına Romeo
sadakat öldü sevgili Jüliet
gerçekçilik ne mi Hamlet?
Nutella’nı ye ve kreplerin Paris’te
sokakta satıldığını unutma
V.
o lafı da şairin topalı etmiştir, boktandır,
demesin yaralamacı okur
çöl yolunda Mustang’in gazına basan urbanlı
ben ne söyledimse aşk için
gençliğimi anımsatan elimi kanatan yakut parçaları
birlikte koştuğumuz Serencebey yokuşu
komşu terbiyesi
hiç sesinizi duymadık, diyen
apartman sakinsizi Hulusi Bey için söyledim
önce şiirimin diyetini bil kızımın annesi
öde nafakamı
VI.
Akrep Tuna demişti:
âşık olmayacaktın oğlum
sen âşıkken biz seçilmişler ilk zaferimizi kazandık
şimdi hoşça kal entrika dünya.