Sinir Ötesi
Ahmet Telli’ye
Çatlayınca güzelleşirim. Kimbilir.
Bir ayrılıkotu ilanı var mı hiç Hürriyet İlanlar’da
Hemen başvurabilirim.
Şimdi ya Nar ya Har diyecek hazır bilgiselli şair-i muvazzaf
Kötülüğümden bir dua çıkarmak duvardaki örümcek.
Ağların örülmesi bu çağ altında kalınası bir gök delen.
Herkesin ağı, kendini kaplama sanatı bir taraf.
Yalvaç olsam, saklanırdım elbet.
Bir mağaram olsa ama orada da av olurdum besbelli.
Bak duran kirpiklerin batmışsa bana
Ne var, varsa bir güzellik kırışalım.
Ama şimdi Sınır Ötekimden bildirmek durumundayım:
“Bir annenin ölüsü sokak ortası.
Yaslanmayacaksam buna ben yasımı alırım”
Şimdi, hangisi daha kıllanışlı
Köhnelik ve aptallık arasında
Katlanılır bir ülke arayacak kadar salak değilim.
Şinasi demiş.
“Asya’nın aklı piranesi ile Batı’nın bikri fikrini izdivaç ettirmek.”
Ben boşandım Şinasi’den. Siz tutun kaçıncı kocanız yaparsanız yapın.
Çok oldu aslında, ayrılsak da beraberiz benim ülkem.
Sana kapanan bir yurt bıraktılar.
İçinde öldün, içinde tecavüz, içinde dağa çıkmak.
Oysa ayrılmak benim işim. Kafakağıdım.
Dönersem, size emanet bir Türkiye — bendensiniz.
“Açım”. Bak bunu Hürriyet İlanlar’da bulamazsın.
Ne Narı ne Harı şair-i muvazzaf!
Ölümlerin sembol işlevine çalış durma sen.
Ben gerçekçiliği serinlemek için kanalda boğulanlara bakarak çalıştım.
Nasılsa barış ile güvercini eşitlersin koy koynuna.
Biz buralarda ölmekte bir Türkiye alışıyoruz hapasa.