beni piç olmadığıma inandır
iki bin on bir
sanırım artık gözlerimin cesedi var diye avuturum kendimi, soğuk ay ışığının elimi tutmasından yakınırım, yakılırım sanırım ortaokul sırasında sandalyeye bağlı bir leşle.
kimi beş vakitlerin korkak fuhuş olduğunu,
avurtlara tutulan mumun
dalgın iltihapları deşifre edeceğini,
kimi oğlanların salıncaktan uçarken tutulması gerektiğini sanırım.
(bazı ölümlerin
tatlı olduğu duraklarda
dolaşmayı severim.)
iki bin on iki
ağaç kavuklarının neresine işemem gerektiğini seçerken, pusulanın
hayatın hangi yönünde kırıldığını ararım.
hıçkırıkların gırtlak boşluğumun hangi kavşağında kana takıldığını
kendimi boğarak anlamaya çalışırken, çürük kalplerin yutkunabilmesini dilerim.
(bazı sağanakların
siyah kapüşon gerektirmediğine
inanmak isterim.)
iki bin on üç
kemik boylarının kaderden uzun olmasını hayal ederim, hayallerin
neden kıpırtısız..masum felçlerden fışkırdığını deneyimlemek,
gem vurulanın nasıl yanlış ezgilerle köprüden geçtiğini, ahiretin
gölgelerden ibaret,
hayvansız sirkten farksız olduğunu,
kanıtlamayı dilerim.
(dudaklarımda kemirgen mi,
diş mi, ihanet mi geziyor
bilmek isterim.)
iki bin on dört
artık
burun deliklerimden sarkan kızıl damarlara
tutunanı sevmek isterim,
nedensizce alnımı yaran harflerin neden takip edilemediğini, aslıma gidip dönerken neden bisikletten atıldığımı -hiçlikten bir uçuruma,
anlamlandırmayı beklerim.
(bazı buz dağlarını
kıtaların üzerine doğru
üflerim.)
iki bin on beş
koma halinin
ergenlikte yakaya takılan halüsinasyon olduğunu, bazı anların yerleşik hayata geçerken, bileklerini kaybetmediğini görmeyi
babaların masal yerine
sidik ve spermin farkını anlattığı kuzgundan geceler dilemeyi; doğum günlerinde sirenlerin kulak kesmesini, başıboş işkencelerin
su bardağından nasıl bana baktığını anlamayı,
bazı acıların ufaklıkta hatıra niyetine yatmamasını dilerim.
(boş kümelerin
aslen boş olmadığına
bağlanmak isterim.)
iki bin on altı
bazı sonlara alışmayı bilmekten çekinirim.
iki bin on yedi
sahi’den
yalan dilime baba diye kıvrılsın dilerim.
iki bin on sekiz
bazı sonlara alışmayı yazmaktan tiksinirim.
iki bin on dokuz
bazılarımız dökük dişleri arasında sıkışmış dilekleri taşımayı ister.
iki bin yirmi
sahi’den
bazı cesetlerin bir gün
benimle uyuyacağına
inandırmanı isterim.