Bazen kendimi bir ölünün ceplerini ararken buluyorum,

hem etinden hem suyundan canın

hafıza sağolsun

hiç uzanılmamış gölgelerinden akşamların.

 

Bazen kendimi bir ölünün ceplerini ararken buluyorum.

Kalbim bir taş yığını, bi dağ

Bi yığın, bi dağ; bi yığın, bi dağ.

Çeki düzen düzenlere ve

şairlikten umutsuz köşe başlarında kedilere ayak ebediyet,

bir kum tanesine gömmüş eti.

Elleri, bi makas duraklığı, rüzgarda savrulan mırıltıların.

Ne tam olarak bir alet,

ne tam bir kaynak, ağızları.

 

Kendimi bazen bir ölünün ceplerini ararken buluyorum,

kapatmış göz kapaklarını güneş aşırı

can aramakta bir yabancı, bi dost, bi salkım

taşlarca taban

ağaçlarca salıncak ve yangın

mağralarca felaket ve tellâl

hücrelerce duvar

kollarca saat ve kul

büzüklerce pijama

gölgelerce bir derinin tabutunu arayışları

bir derenin yatağını

bu öğlen güneşiyle kısalmakta et

bi dağ, bi yığın

bi dağ, bi yığın.

 

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr