ayna ayna var mı benden… neyse sanmıyorum

 

konuşurken aynada kendimi izliyorum

ağlarken aynada kendimi izliyorum

kara deliğin fotoğrafı çekilmiş aynada kendimi izliyorum

başka bir insan bedenine girip kendimi izleyebilmeyi isterdim

başkasının gözü olmak isterdim

başkası olmak istemezdim o zaman aynada izlediğim ben olmazdı

 

şapkaya tutturulan kelebek gibi tutturduğum bir yalan bu

sayıklamak durmadan içinden geçenleri aynı yere varamadan unutakalmak

terk edilmek kendini kendi gözünden bile göremeden

tüm aynaları çevrene dizip saçlarını kavramak köklerinden

yine de kendini kendi gözünden görememek bir beladır

bir beladır bugün karşıya geçerken tedbirli olmamam

yansımalarımı kaçırmam son zamanlarda araba camlarının ardındakilerle karşılaşmamam

çaydanlıklar bile porselen çaydanlıklarda bile ben yokum

ben yokum artık silinirim buzlu camlar alır yerini aynaların

burnumu sempatik bulurdunuz seramikle porselen arasındaki fark nedir onu bulamazdınız

 

apartman girişlerindeki muazzam aynalar

beni olduğumdan zayıf gösteren aynalar

beni olduğumdan ben göstermeyen aynalar

bıçak kesiği kabuk tutar koparırım durmadan

yol boyunca yürürüm kan durmaz daha çok geceleri

kapüşonlu giymeden deniz kıyılarına gidemem

evde biri varsa şiir yazamam ya da uyumuyorsa

çiçekleri sulayamam şarkı söylemek gelmez çoğunlukla içimden

bir ağacın çiçeğe olan inceliğinin farkında mısınız

özgür değil misiniz siz her gün naralar atıp durduğunuz

her şeyi inanarak yapabilirsiniz gerçekten isterseniz başarabilirsiniz kişiselgelişimimitamamlayamıyorum başvurunuz onaylanmıştır

durup desenize kendinize adımı bile ben koymadım

kimse sormadı annemi üzecek hareketlerimi kimse sorgulamadı

ben çok pis düştüm o bozuk kaldırımda avuçlarıma taşlar doldu

o gün de adımı kendim koymamıştım şehir neden bu kadar büyüktü de hangi akıl beni bu ilkokula kaydetti

kimse düşmemi umursamadı ben de umursamamış gibi yaptım

dizlerim kanadı ben her dizlerim kanadığında öleceğime inanırdım

kanın bu kadar kırmızı olması kalbimi kırıyor hep

bazı balkonlar aklıma geliyor bir aynayla ömrümü geçirebileceğim

küçük bi radyoyla çağa renk katarım gibime geliyor bir sandalye de sana koyarım

çünkü tek başıma kendimi sevemem

seni severken kendimi neden sevdiğimi de hatırlarım burnumu sempatik bulduğunu

kayıplara karıştırırız beraberken buzlu camları

belki o zaman bu kadar ihtiyacım kalmaz gözlere

bu bir yalan yine anlamsızca tutturduğum

 

son kullanma tarihlerini okumaya kimse beni alıştırmamış

ölmemek için önlem almaya bir balığı yaşatmaya çalışmaya

benim hiç hayat memat meselem olmamış

ben hiç gemide olmamışım bugün de batarmış gibi uyanmamışım

hiç dönmemişim baba evine o duyguyu anlamamışım

yapamadığım olmamış biri olmadan acım körüklememiş kendime kızmamışım

birini yaşattığım olmamış ama öldürmüşüm desem çok kızardınız

 

tüm aynaların karşısında kendimi izliyorum

irili ufaklı tüm aynaların karşısında sadece kendimi

çiçeksiz bir balkonda solumda ölmüş bir balıkla burnumda keskin bir küf kokusuyla karşımdaki sandalyeye ayaklarımı uzatıp gözlerimi kapattığımda

olmak istediğim gözleri görüyorum

 

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr