İş:
Babamla birlikte
annemi yazlıktan
sitenin otoparkında duran
arabaya götüreceğiz.
Müşkül 1:
Evle otopark arası
yüz metre kadar var.
Müşkül 2:
Annem yürüyemiyor.
Müşkül 3:
Annem [korkunca mı?]
avazı çıktığı kadar bağırıyor.
[hayvansı bebek çığlıkları]
Müşkül 4:
Annem bizi tanımıyor.
Yöntem:
Kollarından tutup plastik
bir sandalyeye oturtuyoruz.
Upuzun bir çamaşır
ipiyle etrafını üç dört [beş altı yedi sekiz?]
tur çevirerek
sandalyeye bağlıyoruz.
Kolçaklarından ve altından
tutup sandalyeyi yükleniyoruz.
[esir bir kraliçe annem tahtında]
[esir ve bunak bir esin]
Eylem:
Ayakları yerden kesilince
bağırması gecikmiyor.
[Kaçırıldığını mı düşünüyor?]
[Sesinin çıkmaması için]
[bez ya da çaput]
[gibi bir şey koymadık mı ağzına?]
Bağırma anne
saat sabahın altısı
millet uyanacak
rezil olacağız
[Gün ağarırken yola çıkmayı]
[bunu yaşamayalım diye istedik.]
bağırma Allahını seversen
[Oğlunum ben]
Her molada
[Yoruldukça mola]
[verelim diye önceden mi konuşuyor]
[karar veriyoruz?]
bağırmaması için
ellerinden tutup
rahatlatmaya çalışıyorum.
[Az kaldı anneciğim geldik.]
[Kızıp köpürüyor muyum?]
[YETER SUS ARTIK BAĞIRMA!]
Başımı kaldırıp ardından
sitedeki evlerin pencerelerine
balkonlarına göz kesiliyorum.
[Kimse uyandı mı?]
[Bizi izleyen var mı?]
Arabaya ulaşana kadar
çığlıkları kesilmiyor.
[bebeksi hayvan çığlıkları]
Çığlıkların şiddeti
her yükseldiğinde
adımlarımız da istemsiz
hızlanıyor.
İplerini çözüp
arabanın ön koltuğuna
[arka koltuğa mı?]
oturtuyoruz.
[Arabaya oturup rahatlayınca]
[çığlıkları kesiliyor mu?]
[Plastik sandalyeyi eve geri]
[götürüyor muyum?]
[Son bir kez] [bizi gören var mı]
[diye etrafa] [bakınıyor muyum?]
[Babam kesik kesik]
[nefes alıp verirken]
[böyle nasıl]
[yedi yüz elli kilometre]
[yol yapacağımızı mı düşünüyor?]