ALÇAK GÖNÜLLÜYSENİZ
Alçaltılır Gönlünüz
Doğallık ve Tevazu. Budur özellikleri.
Bunlar söylenmişti hep, beni soranlara.
Sonra birden maviyle sarı yer değiştirdi.
Çok şımardı dediler. Biraz dizginlenmeli!
Dostum Kara Meltemi sağdı uzun kırbasını
Bir kalın tuz savurup kavurdu gözlerimi
Kınadı ufacık hızmamı, sahil beratımı sordu
İkizim Deniz Meltemi hain bir akım başlattı
Beraber serinletmiştik uçarak kavrulmuş kenti
Severdik birbirimizi
Uzaklardan bir selam olan Sirokko
Sarıverdi belime kızgın parmaklarını
Ya o pustan bozma, çakma yağmur salkımları
Tek damla düşüremeyen bulut özentileri
Hepsi birden hesap sormaya yeltendiler
Alçaklaşan buharın hissettim baskısını
İki ruhlu, çift bedenli riyakâr deniz kızları
Onların yapmacık, zıypak yarenlikleri
Kaba homurtuları ayyaş balıkçıların
Motel Modera’nın meczup müşterileri
Salyalı Jülyet, kardeşi İzadora…
Bütün bunlar bir yıl önce iğrendirmiyordu beni
Bir gün birdenbire biri, bir pıhtı yerleştirdi telaşsız akışıma.
Annemi götüren Kara Meleğin, telekleri taradı o sabah saçlarımı.
Bir buhrana uyandım ve ürktüm. Oysa ışığa dönüktüm hep
Yüzümü karaya döndüm, sırt çevirdim denize. Koşmaya başladım.
Hızlandım hızlandıkça. Bir gören olsa ne der, değildi umurumda.
Adım kırbaçlıyordu adımlarımı. İlk ağaçsız düzlüğü, ızgara döşemeleri
Geçtim. Tesviye havuzuna ulaştım. Kanalın öbür tarafına atladım.
Kara Ceketlilerin paramparça ettiği yontulara geldim sonunda; geçip
Arkalarına saklandım. Baktım beni kovalayan hâlâ peşimde mi diye.
İçimin daralmasından başka hiçbir şey yoktu ardımda.
Esmeyen bir rüzgârım ben
Usulca okşuyorum gün boyu sahilleri
Küçücük bir fırtınanın şiddeti bile
Sarstı, silkeledi kırılgan bedenimi
Neyse, bütün bunlar geride kaldı şimdi
Geçen yaz da görmüştüm or’da ormanda sizi
İki şiirciyle birlikteydiniz
Ruhtan Bey’e yaklaştım, O’ndan korkmadım çünki
Ama sizden çok korktum, söyleyemem nedenini
Oysa bir kitabınız iletilmişti bana: Vicdan – Kitap!
Ne ki onca çekinmeme karşın
İlk kez size anlattım ışıksız günlerimi