Şair olmasaydınız ne olurdunuz?

Simyacı. (Dikkat! Simya, kimyanın ilkel hâli değildir; başlı başına bir çalışma alanıdır.)

 

Neden şiirle ilgilenmeye başladığınızı hatırlıyor musunuz?

Simyaya benzediği için.

 

İlgisiz birine, neden şiirle ilgilenmesi gerektiğini tek cümlede nasıl anlatırdınız?

Şiirle ilgilenmeyenlere şiirden söz açmayacağım için, ağzımı da açmazdım.

 

Dünya kendiniz ve başkaları için mükemmel olsaydı yine şiir yazar mıydınız?

Elbette. Zaten bence dünya mükemmel, aksayan ve aksatan insan.

 

Şiir bir sanat olmasaydı en çok hangi insan eylemine benzerdi?

Sevişmeye.

 

Hiç Artvin’e gittiniz mi? Gittiyseniz neden ve gitmediyseniz neden?

Gitmedim. Bana “Gel!” demedi; çağrılmadığım yere gitmem.

 

Şiiriniz değişse bile sadık kaldığınız bir şey var mı?

Var: Doğa tutkum.

 

Elinizde sihirli bir değnek olsaydı, geriye dönüp şiir tarihinde neyi değiştirmek isterdiniz?

Ayağı, uyağı ve belagatı siler atardım!

 

Artık aramızda olmayan hangi şairlerle tanışmak isterdiniz?

Bizden Karacaoğlan ve Ahmet Haşim; yabancılardan Başo ve Petrarca.

 

Okur olmasa dilin intikamı olabilir mi?

Olur. Dilin dili tutulur.

 

“Bir gün bu ülkeye komünizm gelecekse onu da biz yüce şairler mi getiririz?”

Yok, getiremeyiz. Marx şairleri proleterden saymaz…

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr