MİLİSANİYEDE SORGULAR
insan acelesi
ben yavaşladım
ağlar oluştu kıta kenarları boyunca
bu yoğunlaşma tez birikti güç
sabitliğine döşemelerinin, boğuk aygıtlarına, kasalarına
baş eğmem bir dokunumla
bu doğrulanır zedelendikçe ben iliksiz şu jelatin egemenliğinde
bir öküzün diline yerleşmeliyim
insanım yetmez bana
kaya tuzunu keserken jantlar demem
madem sen sağduyusunu kaybetmiş asker benzeri sımsıkı inadınla
misina derinle, hikayesiz ama sloganvari kişiliğinde
ısı değilsin, çözünen zamk
kaçıp senden ovmam gerek tüm oluşumlarımı mızrakla
içimi adımlayarak anbean çıkarak
ne berduş ne bedevi
alüvyon zamanında
dişil ilkesinde esas olguların
anlaşılan insanım muhakkak bulandırıcı tadınla kalır
beklerken apaçık bu curcunan kesişmez dünyayla
kasılma, çarpıntı telaş, ben muhakkak sağlığını ararım salgı kanallarının
yüklü o nabzı yaymak
ki besbelli insanım yetmez olur bana
insan
var kalmak için çabalamıyor hep kendine alışkın
çünkü duruk duygulanışlar ile, tersiz her beden, cevapsız her ses
donanmış dürtüler ile teşhir edilsin malzemen
fazla düşmanca onca niceliklerden yaşatılmış bir tarzda
maddelerin arasında, alametlerin arasında
değişmez duyuşlar, duyarsızlaşan kalıtlar geliyor
aşınmış istenç, dikkatle, yeryüzüne erişemeyen yurtta
dilsiz oyun, cılk sevgi, kasvetler sertlermiş perdeler
ağırlığınca pörsümüş yataklar, şiddetle, burada, yoksunluğa
yeterliliği olmayan etmenler, kıpırtısız özdeş yaşamlarla
onaylanmıştır burada tıkış tıkış zırva
santimleriyle sayıklayan yurtta
bürokratik nesne, veriler ortasında
yırtıcı bir eşitlikle hantal konseyler
ılıklığını kaybetmiş gırtlaklardan yükselir
geğiren politika çeneler sırasınca artan ve artan salya
ağzı serinleten bir şey çünkü
boşalan, gerilmeyi bilen biliş yoktur burada
oysa dişimde duydum ben böcek soluğunu
deltaların yumuşaklığına bastım
sualtları diyemeden sen daha haydut kibrinde
şımarmış yerlerin geçti ritimlerin düzeninden
sen insan acelesiyle açtığın yarıklarda avuç dolusu sallanmalar
ya da vida, vana, çiviler arası ilişkide tipik bir kombinasyondur derin yitimin
bu iç bölge, gelgit akımları
çakıl birikir
akış genişler hız azalır
ben yavaşlarım, gevşeyen duruşla kayaçların oturmuşluğu derim
derim ben etimde kayısı lekesi
ateş yakıp kil yoğururken
yaşayan tarihinde kömürün
kapıların boyutunu istemem, sıkıntısını gereçlerin besbelli ısrarla
baş eğmem
dükkanlar, parklar, kaskatı oğlanlar kızlar
tek komutla kısır zihin, uyuşmuş buluşmalar, korkunç bağlantılar
bu eğreti sokak lambaları, balyoz indiren şehir
meclislerin, tünellerin, hastanelerin hizasında
sistematik hatırlatır en zorbaca o canavar
burada rutin unsur, kural dışı cinsiyet yasak
evcilleşen uyarım, kapanan kasık
metallerin ölçümünde anlaşılan kumu üflerim
iç karartan mavisiyle bu evlere artık girilmez, burada, kıt tescilli yargılar
asfaltı yoklayarak metrolar mezbahalar
oditoryumlarında hırpani kulaklar kadim olan nerede
ve salyangozlar gider, patlatışlar durur
sana dıştan, sana belirsiz olanın yığdığı cennet otoyollarda Tanrı kadar duran
bu eni çok insan, esnemezlik durmadan yanlış hal
ben katılırım şüpheye eklenerek şüpheye
sıçrayarak hızla atılarak
çöküp üstüne kemiğimin jilet şekliyle
marşları dinlemeden
çayırları istiyorum ülkelerden, kuş tabutunu
kaldıkça istiridyelerin körfezlerde kalması gibi
içimden koparak doygun sezişle besbelli hiddetle
yoksa bilgi, yetişmiş, akışkana tabii ne varsa affetmesin beni
…
ortadadır
bir öküzün diline yerleşmeliyim