Tu Me Manques
Yeryüzündeki bütün edebiyat senin için yazıldı,
Senin için yakıldı bütün şarkılar.
Sana seslenmek için kuruldu dil,
Seni anlatmak içindi bütün kavramlar
Sana dairdi en küçük bir anlam kırıntısı
ağıt, övgü, mırıldayan sessizlik…
ve dahası.
Günler senin içindi,
ve günlerin öncesi.
Açılan bütün yollar, yıkılan kapılar,
Seni rahatça düşünmek için kuruldu düzen, seni korumak için yapıldı savaş.
Sen ve sonsuzluk arasındaki sayısız detayın
adıydı gündelik hayat
…ve sonrası.
Sendin kendisinden çıkıp dünyayı dolaştığım
Sendin kendime dolaşıp
aslında hiç ayrılmadığım.
Sendin besin.
Sendin kap,
Sendin zemin.
Öyle sevildin.
Öksüz bir çocuğun kalbini kanatan bakışsızlık sendin,
Bir çolaktan koparılmış organ,
Ve bir el, yerdeki müntehire hiç uzatılmayan
Öyle istendin.
“Good morning heartache” şarkısıydın her uyanışta,
Sendin tenin dünyaya değdiği ağrılı yangı.
Koskoca bir kurdu dağdan indiren yara,
Ve sendin insanın başka insana açlığı.
Eksiktin,
öyle.
Otobüste, çarşıda, ortasında caddenin
Bir anda bastıran, yalnızlığı kıstırıp
Sendin kasıkları sarsan ıslanma
Bir günün, bir anın, bir ömrün sonunda arzu,
Gözleri kahpece açık bırakan.
Hadi can, darmadağın ettin beni.
Ayazda bir yürek,
benim o,
yokluğunla varlığın arasındaki cereyanda.
Tanrısal sessizliğe çarpan yankı, sesim
Belki de susturulmuş sözcükler
kadim bir zamandan.
Öyle dur, durma, bütün güllerin kendisine
seslendiği, dikenleri dünyayı kanatan,
söyleyemediğimi düşe gizledim ve baktım
taçyaprakları gibi dokunulmazlığına
Seni kaybetmek,
kaybettiğim her şeyi yeniden kaybetmek
sonsuza dek
bir defada
Kendim kadarım, o kadarım,
ağlayan bir el, bir merhaba ve bir ah
Öyle bak, dur bak öyle, bak durma-
Senin gibiler şiir olur,
Şair, benim gibiler.