Olur olmadık zamanlarda çocukluğumu hatırlıyorum
Bugün işten eve dönerken,
10 numaranın sol dörtlü köşesinde,
Kafamı cama yaslamış maskemi düzeltirken,
Üçüncü sınıfta âşık olduğum kızı hatırladım.
Adı İpeknur’du. Ön sıramda otururdu,
Saçları kahverengiydi ve upuzundu.
Perdeden kurtulan güneş sınıfa vurdu mu,
Kızıla çalardı rengi, müthiş olurdu.
Uçlarına dokunurdum, gizli gizli koklardım, yemek isterdim onları.
Bir gün, dördüncü sınıfa giden bir kız [anaokulundan arkadaşımdı,
ben anaokulunu iki defa okudum.] teneffüste yanıma geldi,
Siz dedi, İpeknur’la çıkıyor musunuz -afalladım-
Evet, dedim, çıkıyoruz. Tamam, dedi, koşarak uzaklaştı.
İpeknur bizim oturduğumuz sitenin yanında oturuyordu,
Biz o siteyle her hafta sonu site maçı yapıyorduk.
O hafta da Cumartesi günü maçı ayarladık.
Bizim sitede bir binanın arka tarafında
Betondan yapılmış çok güzel bir top sahası vardı,
Sahanın kenarına yine betondan oturmalık alanlar yapmışlardı.
Biz çocuklar maça hazırlanırken, İpeknur da geldi arkadaşlarıyla
Oraya oturdu. O gelince heyecanlandım, hırslandım, büyüdüm,
Maçı oynadık, kazandık, kafamın arkasıyla 4 gol attım. [Kafamın
arkasını iyi kullandığımı daha önceden belirtmiştim.]
Sonra top sahasının yanındaki Yenidünya ağacının
Yanına gitti İpeknur, ben de gittim.
Konuşamazsın çocukaşıkken, öylece durursun, aşktır o,
İpeknur bir anda sessizlikten çıkıp sordu,
Oğulcan biz çıkıyor muyuz,
Keşke yenilseydik bu kadar utanmazdım,
Çıkmıyor muyuz, dedim, saçların çok güzel,
Çıkmıyoruz saçlarımla oynama bir daha, dedi İpeknur.
O günden sonra bir daha saçlarına
Dokunmadım İpeknur’un. Zaten 2 ay sonra Ankara’ya
Taşındık. Bir daha görmedim onu.
Bir daha da hatırlamadım. Cama kafamı yaslayana kadar.
Olur olmadık zamanlarda
Çocukluğumu hatırlamak canımı yakıyor.