İSTEK

 

Baktı kadın: “Göl.

                         A! Döl!

                  Şimdi birden

   su gölü başka gelir gözüme:

              Göl döl gelir özüme!

Su gölü döl gölü birden.

Ana olmak isterim. Neden?

Hiç usumda yoktu, gönlüm toktu,

ner’den çıktı bu istek, birden,

göl kıyısında, tan ağarırken?

Neden? Bilsem

kuruturum isteği -kökünden.

Peki ner’de erkek? Bana denk?

Hem neden erkek gerek?

Erk yok mu? Var bende;

erkim berktir hem de.

Erke? Var. Yeğdir erkek erkesinden;

yıkıcı olmaz kolay kolay.

Analaşmak olay.

Bölünebilsem! Yarım yarımı

soysa, gebe bıraktırsa!

Ey tanrılar, tanrıçalar,

işte ben, yalvar yakar!

Yoksa yok musunuz? Geberin

yoksanız! Doğa var;

kutsal parçası yağmurlar. Ah,

döl yağsa, yutsam, tohum tutsam!

Göl döl olsa, içsem kana kana!

Ana.

Ne kutlu kimi canlılar;

kendini gebe bırakan da var.

Ben? Dillerde ezgi adım;

öze gözel, göze gözel. Gel gör ki

göl çöl şimdi de. Göl. Döl. Çöl.

Göllendim. Döllensem -çölleşmeden?

Göllüyüm, dölsüz; çöllüyüm. Çölüm.

Yangınım, küllüyüm. Anka olsam?

Örnek ana. Anam gibi değil,

ana-yarım gibi: Sevecen, özverili,                 

sevindiren, can, anaç. Birden

benim için tek amaç!

Bedenim aç, ruhum aç,

tam doymuşken hem de

bahar çiçekleriyle.”

 

Alana çıktı ilk toplanışta;

duyuru taşı yüksekti:

“Çağrımdır, yağmurdaşlar,

duyduk duymadık yok:

Yavrum olsun isterim,

ana olmak isterim.

İşte soluğum, işte terim,

işte dişiliğim, memelerim…

Soğukta yangın, sıcakta karım.

Kimseye varacak değilim,

ama varışmaya varım.”

 

* Yazılmakta olan Sudaşlar adlı destan

ya da koşuk romandan,

Erol Besler’in düşleminden yola çıkan.

 

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr