Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’nin, Kasım 2016’da, benimle yazışma yoluyla yaptığı, BÜY’den yayımlanan Şiir Dünyadan İbaret / Nâzım Hikmet Üzerine Yeni Çalışmalar adlı kolektif kitapta ufak bir bölümü yer alan söyleşinin tamamını aşağıda okuyabilirsiniz. [ AG ]
A. Nâzım Hikmet’le Tanışma
1. Nâzım Hikmet adı telaffuz edildiğinde sizdeki çağrışımları nelerdir, aklınıza hemen gelenler?
Uzun boylu, çocuksu bir adam. Yaşama enerjisi. Büyük bir şiir külliyatı. Ritim. Rahat bir Türkçe. Konu seçiminin çeşitliliği. Söyleyiş yüksekliği. Dünya şiiriyle eşzamanlığı, modernliği. Mitoloji kurma yeteneği. Tarihî tanıklığı. Memleket sevgisi. İnsan sevgisi. Tabii bir de aşık olma kapasitesinin büyüklüğü.
2. İlk kez ne zaman ve kimden Nâzım Hikmet adını duydunuz?
Herhalde edebiyat dergilerinden. Yön dergisi 1965’te Nâzım Hikmet yayınladığında ben 10 yaşındaymışım. Edebiyat dergileriyle 11-12 yaşında tanıştım, ama 15 yaşına kadar şiir okumazdım. Şimdi bakınca benim şiir okumadığım 65-70 arasında çok kitabı yayınlanmış. Benim hatırladığım kadarıyla ilk Nâzım Hikmet okumam Ararat Yayınları’nın 1970 baskılı Bütün Eserleri’yle oldu. 2 ciltti, sevgilim Nâzım’ı çok seviyorum diye 1971’de hediye etmişti, değerli bir şeydi, hediye değeri yüksekti, onu anlatmak istiyorum. Sonra devam ettim okumaya. Her kitabını bitirdiğimde duygusal olarak ne kadar yükseldiğimi hatırlıyorum. Şiirin toplumsallaşmasının ne kadar değerli bir şey olduğunu ben kişisel olarak Nâzım Hikmet yoluyla tanıdım. Çok uzun yıllar devam etti. Sağa baksan Nâzım Hikmet bayram tebriği, Nâzım Hikmet kitabı, sola baksan Nâzım Hikmet şiirlerinden şarkılar, meydanlarda ondan sloganlar, onun resminin olduğu afişler, sevgiliye yazılan mektuplarda hep Nâzım Hikmet vardı. Yılmaz Güney’in Umut’unu seyrettiğim yıl Nâzım Hikmet’in de Bütün Eserleri’ni okumuşum, öyle bir zaman aralığıydı, düşünün. Şimdi rüya gibi, şiirin öyle bir toplumsallaşması kalmadı.
3. Nâzım Hikmet’in ilk okuduğunuz eseri nedir? Hangi koşullarda ve ne gibi duygularla okuduğunuzu hatırlıyor musunuz?
Saman Sarısı’ni hatırlıyorum. Salkım Söğüt. Nikbinlik. Güneşi İçenlerin Türküsü. Mavi Gözlü Dev. Böyle tek tek şiirleri. Bunları okuduğumda ne batı şiirini ne de Türk şiirini biliyordum. Sanki şiir okuyormuşum gibi değil de uyarıcı almış gibi yükseliyordum. Bir de şu var, günlük çevremize bakınca Nâzım Hikmet gençlerin konuşma konusuydu, büyüklerin sustuğu bir konuydu, senelerce vatan haini olarak bildiklerinden anneler babalar şimdi şaşkındı, bu onların pek anlamadığı bir konuydu, iyiydi yani, evden kopmanın bir raconuydu. Düşünsenize yaş 16, bir adam var, kurşun eritmeye çağıran bağıran bir adam.
4. Nâzım Hikmet’e dair ilk öğrendiğiniz bilgiler nelerdi? Sizde ne gibi duygu ve düşüncelere yol açmıştı?
Şöyle söyleyeyim, Nâzım Hikmet’i kendim bulup ilgilenip okumadım, kendimi Nâzım Hikmet dünyasının içinde buldum. Ortaokuldayken patladı, bayağı bir patlama. Zaten daha önce bildiğim Sessiz Gemi’ydi, 35 Yaş Şiiri’ydi. Şiiri de pek sevmezdim, bana ağlak gelirdi, hâlâ şikayetçi şiiri sevmem. Nâzım Hikmet şikayetçi değildi. Tarihe müdahale edebilirdik, akışı değiştirebilirdik, bu tasarımın içinde büyüdüm. Nâzım Hikmet de bu dünyanın temel taşlarındandı.
Güzel günler göreceğiz çocuklar, motorları maviliklere süreceğiz.
B. Kişisel Etkiler
Türkçe şiirin serüvenine baktığımızda birbiriyle bağı yokmuş gibi görünen şairlerin bile aslında belli açılardan birbirlerinden izler taşıdığını, belli akrabalık ilişkileri içinde olduğunu görürüz. Bu akrabalık ilişkisi sadece bir kan bağı boyutunda olabileceği gibi birbirine el veren, bir anlamda usta çırak, baba oğul, anne kız ilişkisini de içselleştirmiş şairlerden söz edebiliriz.
1. Bu çerçeveden hareketle sizin şiirinizin Nâzım Hikmet şiiri ile nasıl bir ilişkisi var? Size göre böyle bir ilişkiden, bağdan, akrabalıktan söz edilebilir mi? Varsa nasıl bir akrabalık söz konusu?
Türk şiirinin modern tanımı İkinci Yeni’ye göre yapılmıştır, bu formülün dışına çıkınca modernliği kaybettiğimiz fikri dalgalar halinde yükselip alçalır ama nedense kaybolmaz. Bu formül bir Valery formülüdür, bunun dışına çıkmak istediğinizde, şiiri gelip kelimeye dayamak istemediğinizde kendinizi aynı aileden hissedeceğiniz modern bir şair arıyorsanız o Nâzım Hikmet’tir. Bu bağ beni Nâzım Hikmet’e bağlayan en güçlü bağdır. Şiir nelerden yapılır, bu konuda akraba olduğumuzu düşünüyorum.
2. Sizce sizin şairliğinizde Nâzım’ın izi, etkisi var mı? Hiç olmayabilir de ama siz bu tür bir etkiden söz edebilir misiniz? Açıkça, bilinçli bir etki, iz, bağlantı olduğunu düşünür müsünüz? Hangi dönem şiirlerini yakın buluyorsunuz kendinize?
Bakın, izi etkisi yoktur diyen bu konuda hiç düşünmemiştir derim. Büyük şairlerin hepimiz üstünde etkisi vardır. Rahmetli Seyhan [ Erözçelik ] Nâzım Hikmet’tense yeğeni Oktay Rifat’ı tercih ederim demişti bir gün, Nâzım Hikmet olmasaydı sen o şiiri yazamazdın demiştim. Yine bir gün ben Nâzım Hikmet’ten övgüyle söz edince Gonca [ Özmen ] bana Ama İlhan Berk Nâzım Hikmet’ten hiçbir şey almadığını söylüyor demişti. İlhan da masadaydı. İlhan bana Nâzım Hikmet’ten söyleyiş rahatlığını aldım demişti, bunu hatırlatıp bunun az bir şey olmadığını söyledim. İlhan hak verdi. Daha ne olsun dedim. 2016’daki söyleyiş rahatlığından söz etmiyoruz, 20’lerde 30’lardaki söyleyiş rahatlığından bahsediyoruz, dilin kurulduğu dönemlerden. Makinalaşmak İstiyorum, 1923’te yazıldı. O yüzden yazdığımız şiirlerin yarısından çoğunu biz bilmesek de eski büyük şairler yazıyor. En çok Manzaralar’ı severim, son dönem Prag şiirlerini severim, aslında en naif şiirlerini bile severim.
3. Eğer bir etki, akrabalık sizce söz konusu ise, bize kendi şiirinize dair işaret edebileceğiniz imgeler, izler, bağlar, gönderme ya da anıştırmalar var mıdır?
Nâzım büyük bir şairdir, parlak bir yıldızdır bir kere bunu kabul etmek lazım, büyük şairlerin sokağına girersin sonra alacağını alır değişmiş olarak çıkar kendi yoluna devam edersin. Bazı şairlerin sokağına girdin mi çıkamazsın, orada kalırsın, Ece Ayhan öyledir mesela, yol gösterici değildir, o sokaktan sağlam çıkmayı bir tek Mustafa Irgat becermiştir, geri kalan herkes maalesef orada kalmıştır. Şu şu bağlar izler var diye işaret edemem, benim etkilenmem daha çok bir güç alma diyebilirim, kendimi aynı aileden görüyorum.
4. Şiirinizde Nâzım Hikmet’in şiiri ile farklı yerde durduğunu düşündüğünüz yönelimlerinizden söz edebilir misiniz?
Benim şiir yazdığım dönemin malzemesiyle onun döneminin malzemesi aynı değil, dönem geleceğe umutla bakma dönemi değil, insanın tarihe müdahalesi şu an mümkün görünmüyor, o coşku yok, ben karamsar bir Karamazov’um onun yanında, o hep yıldızlara bakmaktan söz etti, ben de yıldızsız yaşayamam ama ayağımın battığı çamura da gözümü diktiğim bir karamsarlığım var.
5. Sizce en önemli şiirleri hangileridir? Ya da sizi en çok etkileyen hangisi olmuştur?
Hatırası var sözünü bilirsiniz, bütün şiirlerinin bende hatırası var. Bu her şairle böyle olmuyor, hatırası olan şiirler yazamıyor her şair. Çok hatırası var Nâzım Hikmet’in bende.
6. Şiirinizi kurma sürecinde dönüp yeniden okuduğunuzda Nâzım Hikmet’in daha önce fark etmediğiniz yönlerini keşfettiğinizi düşünüp, yeniden belki de bu kez daha yetkin bir şair olarak onun şiirinden yeni bir verim aldığınız oldu mu?
80’lere varırken, önce mahcup mahcup kendime itiraf ettim ama sonra yüksek sesle kabul ettim : Yeter artık Nâzım Hikmet. Yıllar sonra, manifestoyu yazmadan önce Ezra Pound okurken sık sık kendime Bu adamda bulduğun bir sürü şeyi sen yıllar önce Nâzım Hikmet’ten öğrenmiştin dedim. Pound beni Nâzım Hikmet’e attı. O zaman bambaşka bir gözle okudum. Bir de şu var: Nâzım Hikmet’in bir özelliği de çok kişisel bir şiiri yazmasıdır, o yönden de cesaret almaya başladım.
7. Yazar kimliği sizi etkilemiş midir? Nasıl?
Mektupları etkilemiştir. Kemal Tahir’le, Orhan Kemal’le ilişkisi çok etkileyicidir. Yazar olarak görevinin ne olduğunu bilen biridir, yazacak yazacak yazacak. Daha sonra gelen bir derin entelektüel şair kimliği hiç ona uygun değildir. Duygularına bu kadar açık davranan bir yazar her zaman etkileyicidir, sürekli yanan bir ateş, yanına gidince ısınırsınız.
8. Politik duruşu ve mücadelesi sizi etkilemiş midir? Nasıl?
Tabii ki. İnsanın tarihe müdahalesi kaçınılmaz olarak görünen bir dönemdi, şimdinin tam tersi, o dönem tarihi zorlayan oyunculardık, şimdi seyircileriz. Nâzım Hikmet de cesur bir oyuncuydu, onun dahil olduğu takımda olmak çok güzel bir duyguydu, bu 80’den sonra bitti.
C. Dönemsel Etkiler
1. Nâzım Hikmet Türkçe şiiri ne kadar etkilemiştir? Hangi açılardan etkilemiştir? Getirdiği yenilikler nelerdir?
Okuyucudan kopmadan modern olabilmiştir. Şimdi bunu yapmak biraz zor, her şey şairin elinde değil, etrafınıza bir bakın, şiire ihtiyaç duyar mı bu toplum? Beyaz Türkçe konusunda Yahya Kemal’in takipçisidir. Hitap geleneğinin içinde kalmış, siyasi şiir geleneğinin içinde kalmış, ama konuyu değiştirmiş – ritmi hızlandırmıştır. Kalabalıklara hitap eden bir yüksek tonun en güzel örneklerini vermiştir. Tabii şiirin sayfaya yayılımını serbestleştirmiş, yeni geniş bir harman meydana getirmiştir, şiire girmesi hayal edilmeyen her şeyi şiire sokmuştur, bunların hepsi o zaman için devrim sayılır.
2. Yaşadığı dönemin şiirini ne kadar ve nasıl etkilemiştir? Daha sonraki dönemlerde etkisi ne olmuştur? (1950’ler, 60’lar, 70’ler ve 80 sonrası) Sizce Nâzım Hikmet’in önemi ve etkisi zamanla değişmiş midir? (Azalmış ya da artmış mıdır, yaşadığı dönemde mi daha etkiliydi, bugün mü?)
Bir edebiyat tarihcisi değilim, onun analizi uzun uzun yapılabilir. Şunu kendi gözlemlerimden söyleyebilirim, İkinci Yeni’nin yolu 60’larda bu hiç beklenmeyen Nâzım Hikmet patlamasıyla kesildi, siyasi şiir yolu kesti, toplum siyasi bir hereketlilik yaşıyordu, şiir buna dahil oldu. Bu sonraları 70’lerde solcuların baskısı şiiri öldürdü, 70’ler çok kötü bir dönemdir söylentisine yol açtı. Tıpkı Her şey berbattı, İkinci Yeni geldi şiiri kurtardı gibi, bunlar şehir efsaneleri. 70’lerde yayınlanan eserlere bakın, alt alta yazın şairlerin romancıların yazdıklarını, 70’ler son 50 yılın en önemli verimli dönemlerindendir. Nâzım Hikmet 1980’lerden sonra okurda değilse bile şiir çevrelerinde kötülenmeye başladı, Ece Ayhan’ın ona kartpostal şairi dediğini biliyoruz. Ona Can Yücel’in verdiği cevap hepimizin cevabıdır. Şiirde 80’ler 25 yıl sürdü. Bence Türk şiirinde 90’lar yoktur. 2000’lerde ülkemizde yalnızca şiir yayımlayan savaşkan bir yayınevi var, adı Nâzım Hikmet’ten ilhamla 160. Kilometre. Büyük şairler mecraında akar, sevmeyenleri çok olmasına rağmen Mehmet Akif’i yok edebilir misiniz? Mümkün değil.
3. Sizce onun şiiri bugün hâlâ geçerli mi, bugünün şairini etkisi altına alabilir mi, hangi bakımdan bu tür bir etkinin devamlılığından söz edilebilir?
Etkiler tabii, niye etkilemesin. Saf duyguların çocuğudur Nâzım Hikmet. Yalçın Küçük ona Bizim en güzel çocuğumuzdur diyor. Birinci Yeni, İkinci Yeni, hepsi tamam, peki Nâzım Hikmet’in getirdiği yeni? Şiirini dünyanın fişine takmıştır, daha tartışılacaktır, tam çözülmemiştir. Bütün önyargıları aşabilecek güçte bir eser ortaya koymuştur, gerisi yavaş da olsa gelir, Ginsberg Shelley’den ilham alıyorsa, bugün de genç bir şair Nâzım Hikmet’ten ilham alabilir.