TEHLİKELİYDİ, BİLİYORDUM
Tarihin içindeki Boğaz’da tarih-ötesi bir yarış ve yarışma vardı.
Böylece Boğaz boğaz-ötesi oluyordu. Onlar getirip önemli sayıdaki taşlarını
gemiden indirip Sarayburnu’nun altına koymuşlardı.
Beyaz, sarı ve yeşil taşlar küçük bedenlerde de varoluyorlardı.
En parlak yıldız (taş) beyaz taştı yani benim taşım.
Bir de yeşil taşım vardı.
6 yeşil taş, a karşı X, X taş.
Önümüzdeki sular donmuş ve mermerize olmuş gibiydi.
İki taraftan gidip gelen tekneler sonucu değiştirmeye çalışıyordu.
Bazan tek bir sarı kayıyordu yüzeyin üstünde bazan da bir yeşil veya beyaz…
Tekneler hep onlardan mıydı yoksa rasgele bir savaş mı söz konusuydu…
Derken tek bir yıldız mermerin üstünde ilerleye ilerleye benim önüme kadar geldi.
Ben dans ediyordum o ara Michelle Gurevich’in bir şarkısıyla. O da dans etmek mi istiyordu
yoksa beni moral vermeğe mi çağırıyordu?
Ben gel işaretini yaptım ona ama dinlemedi beni kenarda bir köşede kayboldu.
TEHLİKELİYDİ, BİLİYORDUM.
ama işte ben de bir kez oradaydım.
Biz Bab-ı Âli karşıtıydık ya da üstüydük artık bilmiyorum.
Ben rahatlamak için onların arasında üstünde 2 mavi-beyaz yıldız taşıyan bir kayığın içindeydim.
Ve yanımda O vardı…
Dün gece terkedilişimse komikti ya da traji-komikti biliyordum.
Beni bir uzay uçağına bakarken avlamışlardı.
Ve yokolup gitmişlerdi. Şimdi de karşımdaki uzay uçuşlarını kontrol eden yer ışıklanmıştı.
Ya da onlar 3 sarı yıldızla ışıklanmışlardı.
Topkapı kararmış ve Ayasophia kapkaranlık olmuştu bu ışıksızlıkta.
Hatta hiçbir şey görünmüyordu artık orada.
Bir beyaz ışıklı tekne daha geçti bu karanlıkta ve bir kez daha ışıkları saymaya karar verdim.
11-10 ben kazanmıştım.
Dünkü cevaplarım kazanmıştı
Oleyyy!
La la lalala la la
Laaaaa!
Oyunun sonunda Ayasofya tamamen yokolmuştu.
Rüzgâr kulesi sallanıyordu işte.
Hey Ayasofya!
Böyle mi olacaktı sonun senin?
da ta͜͜͜ da ta da taaaaaa
Oh my love! My darling
love! I love you!
La liberta! La liberta!
Love is more than just a game or two!
