En Büyük Etobur

 

 

Uzaydaki gaz bulutlarına ulaşabilir miydim

Koşan atletleri kesip yapıştırdığım tabanlarımla

 

Yolunu kaybetmek ve asansörde kalmak

Kaybetmek asansörü ve kimseyle kalmamak

 

Aynasına boydan boya koli bandıyla yapıştım

O asansörün gökten ağır bir valiz gibi yol ortasına

Düşürüp düşüp içinde mahsur kaldım.

 

Şaşkınlıkla karışık bir ciddiyetle sanık diyor sanık

                   “tanıyor musun”

Koltuk altımda gizlediğim yumurtayı açıyor

                    “özlüyor musun”

A, ne güzel. Tünelin karanlık geçitlerinde bir Tyrannosaurus yaşıyor

 

Cıva damlaları işte böyle dökülür burun deliklerinden

bazen de protez çocuk bacakları

paldır küldür merdivenlerden

 

Yığılır ayaklarıma. Ama ben devam ediyorum geri geri

                   “kırık neresinde bu camın”

Gözlerimi titizlikle bağlıyor mahkemeden biri

                    “hangi delikten sızıyor soğuk”

Derken bastırıyorum kalçalarımı cama, rastgele ve hızla

                    “yeter mi gücüm yeter mi”

Biraz sola, şimdi de ortaya. Kapandı sanki boşluk.

 

Hiç yok muymuş salonda alkışlayan beni

Arada bir camdan bakan asansör aynasına

 

Kalabalığa dönük sırtım, belki de ondan duyamıyorum

Ama hâlâ bağlı mı gözlerim

Öyleyse içlerinden biri olamam. Bir kat daha aşağı düşürülüyorum.

 

Karşılıklı atladık o katta mamutların sırtından

Tyrannosaurus ile işaret parmağımızı değiş tokuş yapıp

Birbirimizin kulaklarına tıkadık.

 

Uzaydaki gaz bulutlarını anlatıyordum ona

Dinliyor muydu emin değilim

Yoksa çoktan donmuş muydu soğuktan

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr