Bir EV’e dönmek, Her zaman, Ne bileyim
Mahmut Sefa İpek’e
[I
Nelere sahipsin. Avcunda, kokladığın,
nedir bir şeye dönmek, her zaman.
Evim diyebiliyorsun, ne bileyim,
karnına girdi, kaçtığım yere dönüyorsa bura
yere benden öte, çemberin dışı ya ora
sayıklanan, bir türlü unutulmayan.
Misal, algıların. Kimyan.
Bana ne kaybettirir, en fazla bir,
oldu sana iki, ne çıkacak şimdi. Hiç.
Duşa kabin, hortum, garsoniyer mi ulan kula.
Bir ses ne fena çıldırtır kimi.
Yüzüstü yüzebiliyorsun, yumuşak güvensiz,
ağzın açık, gözün yukarda, şimşek
ttttırrrrrrrrak ters akıntıya hurrâ,
Kıra koşa, çapaya, taşradan taşra
iki git, deparla karaya. Diyorsun ki ev,
bir EV’e dönmek, her zaman,
ne bileyim.
II]
Ben bu anlattıklarının hiçbiriyle ilgilenmiyorum.
Peki.
Deodorantı yolla. Temiz çamaşır al,
ütülenmiş bir şeyler sonra. Davet, yemek,
burada dursan. Mesaj geldi, işi sen yaparsan en temizi.
Yumurtan kıvamında.
Siparişi nasıl verirsiniz. Sosis, sucuk, kavurma?
Ne edeyim, peynirinizi mi sömüreyim?
Elden bu gelir, ters atak,
faniyi kolla. Dolmuşu yolla,
sarı büyük para, maviyle turla. Değer mi,
anlatmak, dokunmak. Yani, ciğim,
şimdi ne bileyim.
bir EV’e dönmek, her zaman
Kıra kıra. Taşa. Burda olman. Sevdiklerini
gövdene dola, topla, kafiyeyi tamla,
burda olman burda iyi.
Kıvamında.