simülasyon

 

Şiirin tarihe ve olan bitene tanıklık işlevini küçümsemekle hata ettim. Güya bu anlayışla yazılan şiirin, uzaylıların eline geçtiğinde “bakalım dünyalılar nelerden bahsediyormuş” sorusuna cevap vermekten başka bir kıymeti olamazdı bana göre. Oysa böyle bir soruya cevap verebilmek az şey midir? Tarihe tanıklığı hafife almak, konuyu ve içeriği uzaylılara havale etmek suretiyle bizzat uzayın zatı ile dalga geçmek, bir kaçış edebiyatında olmak, beş karış havada bir neo-geo dünyası, buna uzaylıların sessiz kalması beklenemezdi. Ve geldiler. Bana ilk söyledikleri şu oldu: Limancım, eğer senin iddia ettiğin gibi her şey simülasyon olsaydı, bu simülasyonu kuranlar senin böyle bir yazıyla bu gerçeği ortaya çıkarmana izin vermezler ve seni tek tuşla yok ederlerdi. İkincisi, dünyada olan biteni zaten çok yüksek teknolojiyle kaydediyoruz sizin şiirlerinize mi kaldık lan. Şimdi bi saniye. Ben simülasyon derken, her şey naylondandı gibi bir otantisisizm batağına saplanıp oradan konuşmuyorum. Her şeyin kendiliğinden, otomatik olarak, iradesizce gerçekleştiğini, özneye dair en ufak bir işaret olmadığını söylüyorum. Yani mecaz anlamda simülasyon. Sevgili uzaylı. Şu etrafına bir bak. Şu mükemmel sisteme bir bak. Yıldızlar mutluluktan koşuyor. Kara delikler gülerek oynuyor. Meteorlar durmadan kahkaha atıyor. Böylesine bir ahenk, böylesine bir neşeli ortam, her şeye gücü yeten, her istediğini kolaylıkla elde edebilen bir tanrı tarafından yaratılmış olsaydı, bunun neresi mucize olurdu? Kendisi için çok kolay olan bir şeyi yapmak mucize mi yani şimdi. Asıl mucize, tüm bunların kendiliğinden, tesadüflerle, amaçsızca ve anlamsızca var oluşudur. Asıl mucize; yani insanı aciz bırakan; insanda asıl hayranlık uyandıran, bu otomatizmadır kardeşim. Burada bir mucize paradoksu doğuyor tabi. Kime teşekkür etmeliyiz ve ne sebeple. Ama sen Allah’ı alkışlamak istiyorum diyorsan buyur alkışla arkadaşım zaten binlerce yıldır alkışlanıyor. Müsaade edin de alkışlamayan biri de konuşsun yahu. Bu nasıl demokrasi, tek sesli musiki gibi. Tenkit suç. Ben hayatın simülasyon olduğuna her gün biraz daha ikna oluyorum, yaşadıkça. Mesela berber. Berbere girdiğimde iki kişi konuşuyordu. Selam verdim. İsmail yok mu dedim. (Berberimin adı ismail.) Konuşanlardan biri tuhaf tuhaf baktı suratıma. Ben de diğerine baktım. İsmail’le göz göze geldik. İşte o an tam bir simülasyon anıydı. Bilemiyorum yani, göz teması kurmadan konuştuğum için yaşanmış da olabilir bunlar. Önemli değil.

 

Simülasyona hâlâ inanmadın mı? Bir iraden olduğu fikrinde ısrarcı mısın? O zaman iyi izle. Bu dondurma çubukları ya da kola kapaklarıyla katılınan çekilişleri duymuşsundur. Çekiliş kodunu smsle gönderir ve çekilişe katılırsın. Otomobil, beyaz eşya, elektronik aletler filan verirler. Ama bu çekilişler nedense hep aynı kişilere çıkıyor. Soyadları hep aynı. Noyan ailesi. Oğurel ailesi. Vs. Nasıl oluyor bu? Toptancılarmış ve siyah ışıkla şişelerin kapağını açmadan görebiliyorlarmış. Şimdi bu kampanya profesyonelliği, random gelen bir rol değil midir. İnsan, hür iradesiyle mi kampanya kurdu olmuştur. Hem de ailecek. Nevermind.

 

Nevermind. Kuantum fiziğinde bir şey yok lan normal fizik daha iyi

Normal fizikte göt olanların kaçış noktasıdır kuantum fiziği

Sonra daft punk maskesiyle indi bir ışık hüzmesi olarak

İstediği zaman görünmez olabilen ve her şeyi gören

 

Bana elebaşınızı getirin dedi. Getirdiler. Işın kılıcıyla, elebaşını güvercin dürter gibi dürttü. Eeee Kimileri hayaloğlunun peşinden gider. Kimileri de gerçekoğlunun peşinden gider. Bazılarının önceki reenkarnasyonları bok gibi geçmiştir. Bazıları da reenkarne olamaz. Fringe’de anlatılan her şey gerçektir. Gördüğünüz gibi, gerçekler herkese yetecek kadar fantasmayı zaten içerir. Gerçekler yeterlidir. Robertlılar geçiyordu. Naber lan robertlılar, nasıl gidiyor robert dayanışması. Liman değil mi o ya. dedi robertlılar.

 

Evet bendim. Uzaylının verdiği görünmezlikle bütün bankaları soydum. Kuyumcuları soydum. Canımı sıkanları öldürdüm. Bütün güzel kadınları duş alırlarken dikizledim. Hâlâ da devam ediyorum. Yıllar süren tefekkürümün ve kendime karşı dürüstlüğümün, her türlü iyiliğin iyi olduğuna dair kerizlemesine inancımın karşılığında bu güzel nimetler bana verildi. Bu fırsatı neden kullanmayayım. Zaten her şey otomatik oluyor.

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr