Anatomi önemlidir çünkü**
bilmeyen sessiz yürüyemez
dişlerini gıcırdatır, panjurları vurur saçakları
kiremitleri düşer bazılarımız
iş makineleri gibi hantal ve gürültülü
ve iş göremez, durum bu.
kadından öğren diyebilirsin, örümceği gör, bütün bütündür
herkes olur o bulamaz belasını
hatayı sever tekleyen yanını
anatomi önemlidir çünkü
çürüyenden sorumlusun seğiren gözünden
hem hiç durmadan kök salıp
hem böyle sallanmanın
bir izahı olmalı
insanyüzü görmemiş toprağının
çoraklaşmasının
durum bu
bana bir şey olmaz dersin, bana da.
böbrek mi böbrek bir kol bir bilek
gelişmemiş kemiklerimden düğün çorbası
kangrenli bacağını tutup ocakta
tütsülüyorsun, durum bu.
toprağa iyiyse iyidir bize de derin nefes,
bol su, salyangoz sevgisi
işte anatomi bilgisi budur
akasyayla şerbetçiotunu
tam zamanında ekip biçme
ya erozyonla ya depresyonla
mücadele gerekliliğinin orta yerine
bağdaş kurup seninle önümüzdeki çukura çıkarışımız
sırasıyla bağırsak, mide, artık allah ne verdiyse
önce kalp biraz çopurlu benim kalbimi sesinden de tanırsınız gürül gürül
çok sıkışmış hızlı çalışmış pompaladıkça kan kan kan
çıkarıp koyunca o çukura, birden ezan
iman ettim ben kalbime selcan
bak bi kere anotomimi kaybettim, aslı diyorlardı yürüyordum
çağırana yürüdüm merhaba dedim, iyi günler, nasılsınız nasılız
çukurdu işte o çukur bak düştüm anatomimin içine
lan dedim anatomisiz de olur, belki mis olur
bacağım işte dedim, orada yürümeye meraklı, kalsın
ellerim yazmaya, kalsın
gözlerim bakmaya ama nasıl, göz olduğunu anlayana
“merhaba gözüm”, kalsın
dedim koku anatomiye dahil, kalsın
yetmedi kalsın dedikçe, ciğerlerin dediler
gıcırdata gıcırdata dişlerini
bir bahar daha bir bahar bir bahar
ciğerlerim 1000 kapı kapattı 1000 kapı açtı, durdum
durduğumda bir kapı önünde sigara yaktığımda
yıkıldığımda sokak ortasında, dağıttığımda bir masayı, dağıtamadığımda
bir masa gibi dağıldığımda, toplandığımı sandığımda, ses anatomiye dahil, bağırdığımda, konuştuğumda, susmak sese dahil sustuğumda, yazdığımda uzun, kaybettiğimde her parçamı “anatomisizlik mektupları” 700 küsur tane,
kalsın
bak biz çok üzülüyoruz, kalsın
iki kere ikinin dört edişi
gırtlağını kontrol et şimdi, boynunu, dilini küçük büyük
tekrar tekrar sökmüş de alfabeyi, okumayı becerememiş
dişlerini ve ağzındaki kemikleri, tüküre tüküre bitirememiş
tırnaklarını kontrol et, kaç defa kazımışsın da kazıdığın yerden düşmüş
kazıdığın yerden sokup parmağını allahın adıyla anmadığın adamlardan
yüzüp yüzüp getirmişsin kaç defa
hastane kokusu sinmiş derisini
mezbaha kokusu sinmiş
bir hayvan daha bir hayvan bir hayvan
fallus feat. fallop tüpü
güvenli geçit ya da döllenmiş yumurta
uğruna post diye yollarına serilmiş
tutup elinden dindirmişsin
birbirine uyumsuz dişliler işleyişi bozuyor,
biliyor
keskin uçlarını
1000 kere açılıp 1000 kere katlanmaktan derinleşmiş hatlarını, kaldığın yer diye kıvırdığın kenarını
yastığının altına özenle yerleştirip tekrar tekrar düzeltmişsin, maalesef
irade,
türü koruyup sürdürmek istiyor
masa masalığını.
ben bu başı neler yapmadım,
göğsümde yumuşatıp, ataklar mı geçirmedim
unutmak gerekti de taçlarla mı süslemedim
penaltılardan mı çelmedim
avuç içi mi ayak içi mi üç beş iki mi
taktiklerden uzak tuttum bu başı, serin tuttum, hırsını yendim, ne sağlam direklerden döndürdüm
hak etti de kenara alınmayı
yeri geldi âdeta bir italyan savunması, biri de çıkıp tribünlerden alkışlamadı
göğüsten dize
göğüsten ayağa
göğüsten önce ona
sonra çukura boyun eğdim
uyuttum ben bu başı haberi olmadı
altçene – köprücük arası yasladım, hırıltılı, sesi var ama kokusu yoktu
sesi var ama kokusu gerçekten yoktu korkmadım bu anatomiye dahil
çünkü bilmeyen erotik konuşamaz
bak o çukur, iradenin panzehiri, hemen tanıdım, sen de tanırsın tırnaklarım yetmedi dişlerimi dişlerim yetmedi bi tekmil canlıların antenleri yüzgeçleri taç yapraklarından küstüm çiçekleri bin bir vaatle kandırıp seferber ettim
bak çukur diyorum, iradenin panzehiri emdim emdim onu urganla
önce belime bağlayıp kesip attım
sonra kesip attım
o çukur ya da herhangi
işin aslı bak iki kere ikinin beşi de var ama nasıl
dördünü cebinde bilene, ben varsam – demek ki sen varsın
biz o çukura kafa atarız, tekme atarız ayağımız düşer
düştüğümüz yerleri atarız, düğüm düğüm lenf düğümlerimizden
atarız zehrimizi, buradan kapı geçer, ağlak hikayeler, anahtar, buradan merdiven, içimizden merdivenler, yanımızdan zirve
Golcüler geçer. Biz de atarız atarız da gol değil. Ciğerimizi ve kalbimizi, sinir sistemimizi kendi fossamıza.
Fossa ya da fossula! Gömüp gömüp suni teneffüs ettiğimiz kendimize.
ayna demiyorum sil istersen bu dizeyi ama kendimize!
Ebedi mekân, abartalım burası bizim güzel fossamız
Ayrılmak kesmeyle başlar, bunu kesikçilerden öğrendik
Neşter, bıçak, kelebek. Kelebek ve kan ancak anatomi bilgisinde böyle yanyana
İnceleyeceksek şeyleri keserek yani parçalarına ayırmak suretiyle
Çok özenli olmalıyız, ellerimiz temiz, niyetimiz ve kalbimiz
* The Soul selects her own Society
** Aslı Serin ile Selcan Peksan’ın 2015’te yazmaya başladıkları kitap-şiirden bir bölüm.