Sav – IX

 

Hız. Saniyelik göz teması, yanlış bir akışa sürüklüyor. Korsan taksiciye, yorgunluğun verdiği uysallığımı ve Asyalı nezaketimi sunuyorum. Karşılığında 40 dolarlık yol için 90 dolar istiyor, kabaca hesaplıyorum, enine boyuna iki katım, altında ezildiğim bavulumu tek eliyle bagaja, kafamın gözümün avunuyorum, bahşiş yok mu diyor 10 dolar daha, come on be nice, kötüye işaret, kendime daha akıllı, daha dikkatli, kendime biraz daha,

 

Kartı geçir, sola in. Gelen trene bin.

Metropolitan durağında in. İçeriden yürüyerek L treni Manhattan yönüne geç.

Gelen herhangi birisine bin. 34 durağında in.

Orada birçok çıkış var, merak etme.

 

Bir çıkışı ferah yapan kapılmayı istiyorum. Deneyemediklerimi geride bıraktım. Kalarak kaçırdığım bütün karşılaşmalar kristalleşiyor. Kararsızlıklarımı ardıma kattım. Kainatın bütün ihtimalleri. Kırsalda kesişiyor. Uzağımda.

 

Kartı geçir, sola in. Gelen trene bin

Downtown, Brooklyn.

Seni evine götürecek.

 

Çinli Amerikalı bir adam ve bir Pitbull ile yaşıyorum -Gen ve Rocky. Gen bir istifçi, enerji içeceklerinden aldıklarını, annesinden kalma Çin porselenlerinde depoluyor, plastik şişelerini yıkayıp, suyunu süzdürüyor. Bulaşıklıkta görüyorum, damlıyor. Saksıların altından suyun fazlasını emecek o çatlakları arıyoruz. Michael, annesinden kalma kurşun kalemleri postayla gönderiyor. Saksıların altından suyun fazlasını emecek o çatlakları, ellerimizle çiziyoruz. Bedenimin kıvrımlarını. Kapımın eşiğine bir kat tül, bir boş çuval. Yapayalnız olmanın gizli gücü. Bir kaktüs hat, kandırılma korkusu. Geçmiş.

 

Bundan sonrası biraz el yordamı.

En fazla 2 dakikalığına ters yöne gidersin.

Ulaşman gereken nokta 34th Street ile 5th Avenue köşesi.

Okul o köşede.

 

Avucum gökyüzüne bakıyor. İçinde bir yaprak zihnimi odaklıyor. Olanı gör. Olanı gör. One breath, one movement. Nefesini takip et, nefsini nasıl istersen. Peki ne yemek istiyorsun diye soruyorum, sen ne istersen diye cevaplıyorum.

 

Kartı geçir, sola in. Gelen trene bin.

Kırıldığın yerde in ve aynı düzlemde sağdan gelen A veya C trenine bin

A gelirse daha iyi olur, daha hızlı

 

Gökyüzü burada daha geniş ve dolunay daha büyük. Bunları artık biliyorum. Gezegenin bu köşesi farklı bir ivmeyle dönüyor, rüzgâr ardında çizikler bırakıyor. Çizik içindeki yüzümü karaağacın çizik gövdesine sürüyorum. Hare Krishnalar bizi selamlıyor. Karaağacın kabuklarını. Radharani hiçbir koşul olmaksızın sadece vermek, vermek ve vermek ister. Onun kuralları yoktur ve bu, böyle iyidir. Kendimi çizik gözlerimden görüyorum. Olsun diyorum durmaksızın. Olsun olsun, diyen kendimi duyuyorum. Olsun olsun, böyle de iyisin.

 

Kartı geçir, sağa in

Suyu göreceksin şaşırma

 

Okyanusun bu kıyısı. Sağda güneş batıyor, solda ay doğuyor, ortada dilek tutuyorum. Radharani, ben bir korsanım, fareleri yoluma çıkarma, iyilerle karşılaşayım, rat race, rat run, rathole, a love rat. Amin.

 

And he goes, “You should see the New Museum on gender”

And she goes, “Gender is bigger than the genitals”

And she gets a notification says, “Congratulations 178 people liked your profile today.” Then he’s like, “May your shamanic ring be with you always” You’re lucky to have +99 matches left. “You are really cool and cute as hell.” “Weird and confident” “You seem kinda rad” “There is something about you I can’t tell”, “Let’s go see a show Friday?” “Would you like to be my date?” And she goes, “Hi magic and Bowie, still, I will be watching you.”

 

Kuzey Irak’ta referandum, Katalonya’da bağımsızlık mücadelesi, Porto Riko aylarca enerjisiz, Trump size de biz mi bakacağız diyor. Nazi Partisi, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez meclise giriyor,

 

Thomas siyah defterini çıkartıp not alıyor: “She doesn’t like lemon juice.”

 

Share on FacebookTweet about this on TwitterPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someoneShare on Tumblr