Kılçık
Anlaşamıyoruz. Tulum gibi post gibi çıkmıyor
Üzerimizden kürk ve dil.
Sezgileri paylaştıkça bir kontrol mekanizması,
Rüya ertesi birkaç pazarlık ve ikna ile ertesi gün
Kendini afiyetle anlatamadan sıyrılamıyorsun, kılçık.
Öyle olmalıydı, ertesi zamanlar hiç eksik kalmasın isterken,
Zaman için kendini öfkeyle ve afiyetle hep istediğinden
Bir başkası, bölüşülmüş ve sıyrılamıyorsun,
Kılçık.
Bulduğun, bir başka türlü olamayacağını kabul ediyor artık
Sıyrılamıyorsun, kılçık.
Sizin güveninizi kötüye kullandığı açık
Kurtulamadığımız birkaç ten lekesi ve bölgesel olarak
Sıyrılamıyorsun, kılçık.
Ne kadar kurtarsan da ancak o kadarını yapabildin.
Fazlası değil yani hep karşı tarafta kalıyor,
Sıyrılamıyorsun, kılçık.
Şaşkınlık içinde sende kalan bir şey sansan,
Göz gibi yerine geçeceğini bilemediğin bir şey var.
Göz olmasa hünerli ses iniltileri,
Senin içinden çıkıp her yerine ilişiveriyor.
Sıyrılamıyorsun, kılçık.
Affettiğindir, alamadığın anda tamamını
Yani bir fiil veya salt bir bedenle sana geçmiş
Olacağını varsayarsak, geçmiş saysak öbr tarafa, öbr
Öbr, öbür, öbür, öbür öbür tarafta olacağından,
Senin tarafında saysak,
Gerçekten,
Geçerken gelenler ile sana gelen pay ile
Öbür taraf sıyrılamıyor, kılçık.