Günümüzde herkes yavaşlığı özlüyor. Yetişemiyoruz çünkü. Çocukluktaki o sürat arzusu yenilgilerin altına gömülmüş. Oysa asfaltın çatlaklarından filiz verdi mi bir sevinme -biraz hüzünle tabii…
Hızlandı mı da yetmiyor, kadrana bakan gözleri bir süre sonra rakamları unutuyor -kimilerinin.
Hızlandıkça bedeni geriye iten güçlerin cezbesine kapılıyor -kimileri.
Birilerinin baş döndürücü bir hızla ilerlediğini bilenler ecelini çağırdığını düşünüyorlar -kimilerinin. Sanki herkes ecelin karşısında “Ne çabuk?” diye sormuyormuş gibi.
Saatte 160 kilometre korkutucu bir hız. O eşiğe ulaştığını bilmek, o eşikten geçtiğini bilmekse güzel. Sonrası zaten herkesin bildiği bir hikâye.